Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak öne çıkmakta ve her dört kanser tanısı almış kadından biri bu hastalığa yakalanmaktadır. Ülkemizde ise dikkat çeken bir durum var: Meme kanseri, genellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda görülmesine rağmen, genç yaşlarda da sıklıkla teşhis edilmektedir. Türkiye’de meme kanserli hastaların yaklaşık %20’sinin 40 yaş altındaki bireylerden oluştuğu, bu durumun farkındalığı artırmamız gerektiğini gösteriyor.

Bu tür kanser, meme dokusundaki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle başlar. Genellikle, hastalık ilerleyene kadar belirgin bir belirti göstermez. İlk aşamalarda memede şişlik veya kitle gibi bir oluşum yokken, hastalık evre ilerledikçe belirtiler kendini göstermeye başlar. Koltuk altındaki lenf bezlerine yayılma ihtimali, bu sürecin tehlikeli yönlerinden biridir. Kanser hücreleri, zamanla kan dolaşımına geçerek vücudun diğer organlarına da yayılabilir. 

Meme kanserinin belirtilerine dikkat etmek kritik bir öneme sahiptir. Ele gelen şişlikler, meme ucundan kanlı veya şeffaf akıntı, yara, kabuklaşma ya da renk değişimi gibi durumlar bu belirtilerdendir. Ayrıca, ciltte kızarıklık, ödem veya portakal kabuğu görünümü de kanserin habercisi olabilir. Risk faktörleri arasında obezite, sigara ve alkol kullanımı, erken adet görme yaşı, hiç doğum yapmamış olmak, uzun süre doğum kontrol hapı kullanmak ve ailede meme kanseri öyküsü bulunması yer almaktadır.

Erken tanı, meme kanserinin tedavisinde hayati bir rol oynamaktadır. Kadınların, 20 yaşından itibaren kendi kendine muayene yapma alışkanlığı edinmeleri son derece önemlidir. Şüpheli bir durumla karşılaşıldığında, hemen bir doktora başvurulması önerilmektedir. Doktor, ayrıntılı bir fizik muayene yaparak meme ultrasonu, mamografi veya MR gibi tanı yöntemleri isteyebilir. Şüpheli bir kitle tespit edildiğinde ise meme biyopsisi yapılması kaçınılmazdır.

Tedavi yöntemleri hastalığın evresine göre değişiklik göstermektedir. Erken evrede tedavi genellikle cerrahiyi içermekte, daha ileri evrelerde ise kemoterapi gibi yöntemlerle başlanmaktadır. Cerrahi müdahale, mümkünse meme koruyucu yöntemlerle yapılmakta, ancak gerektiğinde meme dokusunun tamamen çıkarılması da söz konusudur. Ameliyat dışında, meme kanseri kemoterapi, hormon tedavisi ve ışın tedavisi ile de tedavi edilebilir.

Meme kanserine karşı mücadelede en önemli silahımız erken tanı ve farkındalık. Kadınların kendi bedenlerini tanımaları ve düzenli muayeneleri ihmal etmemeleri, bu savaşta attıkları en önemli adımlardır. Unutulmamalıdır ki, erken teşhisle hastalığın seyrini değiştirmek mümkündür. Dolayısıyla, genç yaşta meme kanseri riski göz ardı edilmemeli ve bu konuda farkındalık artırılmalıdır.