Gerçek Halaskarımız Hazreti Muhammed’dir
Vehbi Kara
Ulusalcılar ve Atatürkçüler, Türkiye’yi 16 yıldır yöneten Erdoğan hükümetini kendi istedikleri noktaya getirmeyi başardılar. Zira başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere Erdoğan’ın seçtiği bakanlar, Atatürk’ten başka bir söz söylemiyor. Konuşmalarına başlarken besmele olarak “Halaskarımız Atatürk” diyorlar. Sıkıntı ve problem sadece tek parti diktatörlüğü ile ülkemizi yöneten bu CHP anlayışı değildir. Kadınların yuvalarından koparılarak kapitalist canavarlara köle yapılmasından tutun; Ayasofya’nın kapalı tutulmasına kadar birçok konuda yöneticilerimizi istedikleri kıvama getirmiş durumdalar. Benim gibi itiraz edenleri ise hükümet asla dinlemiyor. Elbette kendi bilecekleri iştir lakin bana ve dini duygularımıza önem veren halkımızın değerlerine sırtını dönenler; sonuçta halkın önüne çıkınca bunun tokadını acı bir şekilde yemeye mahkûmdurlar. İşte yaklaşan yerel seçimlerde başarısız olmak istemiyorlar ise şu temel noktaya dikkat etsinler. Faşistlerin tuzaklarına düşmesinler. İşte en önemli husus; şu vatanımızı kurtaran ve halaskarımız olarak okullarda beynimize kazınmaya çalışılan Atatürk’ü gerçek manada tanımaktır. Zira 1922 Yılında küçücük Yunanistan’a karşı kazandığımız savaş zaferini o kadar çok abartıyorlar ki; bu durumu şanlı bir geçmişe ve kahramanlıklar ile dolu Türk tarihine karşı işlenmiş bir cinayet olarak görüyorum. Yunanistan ordusunun yenilerek Ege Denizine dökülmesi, bir kurtuluş savaşı olarak nitelendirilmiştir. Yahu! Kendisinden sayıca kat kat üstün Haçlı ordularını,Anadolu’nun bağrında yok eden Kılıç Arslan’ın torunlarına bu söz yakışır mı? Yunanlıya karşı galibiyete “İstiklal Savaşı” demek kadar şanlı bir maziye ve muhteşem bir gurura sahip bu ülke evlatlarına yapılmış ağır bir hakaret olabilir mi? Yunan Palikaryasından kurtulduk diyerek günler geceler boyunca törenler yapmak ayıp olmuyor mu? Devlet büyükleri ve tarihçiler artık bu eziyete bir son vermelidir. Üniversitelerde kürsüleri işgal eden akademisyenler; artık kahramanlık ve başarı ile dolu aziz milletimizi ve tarihimizi aşağılamasınlar. Küçücük bir devlet olarak İngilizlere uşaklık etmiş Yunanlıları, karşımıza “kurtuluş savaşı yapılmış bir ülke” olarak çıkarıp bu kadar büyütmesinler. Evet, bunu gayet iyi biliyoruz ki bir halaskara yani kurtarıcıya ihtiyaç duyuyorlar. Atatürk’e kurtarıcı diyebilmek için “Kurtuluş savaşı” adını verdikleri Yunan Savaşına bu ismi vermenin bu şanlı millete eziyet olduğunu bilmelidirler. İmanlı ve onurlu Türkler, kendisinin 500 yıl egemenliğinde ve koruyuculuğunda kalmış küçük bir devlete karşı savaş kazandı diye çılgınlar gibi zafer naraları atmaz, savaş kazanan askerleri, kurtarıcı olarak görmez. Biz Yunan’a esir olmadık ki Kurtuluş savaşımız olsun. Eğer, Amerikalılar gibi İngilizlere karşı bağımsızlık savaşı verip kazansaydık bak işte buna Kurtuluş savaşı denilebilirdi. Lakin daima hür yaşamış ve hiçbir toplumun boyunduruğu altına girmemiş Müslüman Türklere karşı bu isimlendirme son derece yanlıştır. Bizim halaskarımız yani gerçek kurtarıcımız Hazreti Muhammed Aleyhissalatü vesselamdır. Bakın bu gerçeği 1927 senesinde Avrupa’da toplanan bir kongrede batılı aydınlar nasıl ifade etmişler. Fazilet odur ki; düşmanlar dahi onu tasdik etsin... Evet, Batı alimleri ve feylesofları itiraf ve ikrar etmişlerdir ki; İslamiyet’in kanunları, yüksek bir tarzda “âlemin ıslahına” kâfidir. 1927 Yılında toplanan hukuk kongresinde Mr. Shebol, şöyle diyor: “Muhammed’in (asm) beşeriyete intisabıyla bütün insanlık elbette iftihar eder. Çünkü o zat, ümmi olmasıyla beraber (okuma yazma bilmediği halde) 13 asır evvel, öyle bir şeriat getirmiş ki; biz Avrupalılar, iki bin sene sonra onun kıymetine ve hakikatine yetişsek, en mesut ve saadetli insanlar oluruz”. Bernard Shaw ise “Ben görüyorum ve itikat ediyorum ki; insanlık şunu söylemek zorundadır. Muhammed (asm) insaniyetin halaskarıdır. Ve kurtarıcılık namı ona verilmek lazımdır”. Yine devamla şunları söylüyor: “Muhammed’in (asm) misli yani siretinde, tarzında bir adam, şimdiki yeni âleme reis olsa ve hükmetse, bu yeni âleminmüşkülatını halledip umumi barış ve saadetin yerleşmesine sebep olacaktır. Evet, bu yeni âlemin barış ve saadete ne kadar ihtiyacı olduğunu herkes anlar”. İşte Batı dünyası ve bu coğrafyada yaşayan toplumlar; gerçek halaskarı bulamadıkları için suni ve yapmacık kişiliklerin peşlerine takılmış sonrasında belasını da bulmuştur. İslam’ın güzelliklerini ve Peygamberimizin (asm) örnek ahlakını esas olarak almaz isek;erdem ve mutluluk hayaldir. Hele hele fani şahıslar üzerine bina edilmiş halaskarlık, kurtuluş hikâyeleribizi büyütmez bilakis küçültür, vesselam…
Yorumlar