Yunan televizyonları, Yunan basını, üç gündür aynı şeyi yazıyor: “Türkiye’de turizm sektörü denetimsiz, Türkiye’ye tatile giderseniz can güvenliğiniz olmaz.”

Hangi niyetle bu haberleri yaptıklarını biliyoruz, kızıyoruz, üzülüyoruz…

Ama, “Haksızlar!” diyemiyoruz!

Çünkü gerçekten de durum bu.

Bu yazının kaleme alındığı saatlerde 78 insanımızın canına mal olan facianın üzerinden 78 saat geçmişti ve bizler hâlâ asıl sorumlunun kim olduğunu, sorunun nereden kaynaklandığını, bunca insanın neden göz göre göre ölüme terk edildiğini bilmiyorduk!

Soruşturma sürüyor; mahkemeler başlar, eninde sonunda sorumlular, suçlular ortaya çıkar. Tamam.

Peki, aynı durumdaki yüzlerce, binlerce turizm tesisine dair bir fikrimiz var mı?

Diyelim ki yarın yurt içinde bir yere tatile gidiyorsunuz. Kalacağınız otelin güvenliği nasıl sağlandı? Bir yangın ya da başka bir felaket durumunda başınıza ne gelir?

Bir kaza durumunda bundan kurtulabilir misiniz yoksa Kartalkaya’daki insanlar gibi ölmeyi mi beklersiniz?

Size konaklamayı satan acentenin, oteli işleten firmanın, otelin sahibinin, oradaki belediyenin, sigorta şirketinin ve tüm otellere bakan Bakanlığın size karşı sorumluluğu nedir? Zararınız ziyanınız nasıl karşılanır? Başınıza gelenlerin kefareti nasıl ödenir?

Bu soruların yanıtı hepimiz için havada duruyor.

Diyeceksiniz ki “Kim durduk yere bu soruları sorar?”... Haklısınız, durduk yere sorulmaz. Ama devasa ihmaller zinciri ile 78 insan yaşamını yitiriyorsa, geceliği bin dolar olan bir otelde bile asgari güvenlik önlemleri yoksa... Bu sorular sorulur, daha fazlaları da sorulur.

Yunanistan gibi turizmdeki rakipleriniz de bu zayıflığınızı sonuna kadar kullanır.

Size çok düşündürücü bir şey daha söyleyeyim…

Almanya’nın, İngiltere’nin çok büyük turizm acenteleri var. Her yıl milyonlarca turisti çeşitli ülkelere gönderiyorlar.

Ve bu şirketler, Türkiye’deki otellerin kendi belgelerine, beyanlarına güvenmiyorlar.

Türkiye’deki resmî makamların verdiği belgelere de güvenmiyorlar.

Türkiye’deki özel denetim şirketlerinin yaptığı denetimlere de güvenmiyorlar.

Kendi elemanlarını gönderip otelleri kendi prosedürlerine göre denetliyorlar.

Ve ancak o denetimden sonra oteli listelerine alıyorlar, müşterilerini gönderiyorlar.

Oysa bu acenteler, aynı işlemi Fransa’daki, İtalya’daki, Yunanistan’daki oteller için yapmıyorlar! Çünkü onlara güveniyorlar.

 Ne kadar acı değil mi? İşte bunun için Bolu’daki felaketi bir tür siyasi suçlama tiyatrosuna dönüştürmek çok büyük hata.