ABD dünyanın en zengin ülkesi. Kaliforniya onun en zengin eyaleti. Los Angeles o eyaletin en zengin şehri…
Ve günlerdir devam eden yangınlar karşısında çaresizler. Milyonlarca insan, evlerinin yanıp kül olmasını çaresizlik içinde izliyor; yüz binlercesi kaçkın durumuna düşmüş hâlde.
Öncelikle şunu söyleyelim; insan bunca bilimsel ve teknik ilerlemeye rağmen hâlâ doğa karşısında çok güçsüzdür. Deprem, yangın, sel gibi afetlerin dünyada yıkamayacağı şehir yok. Kaliforniya’da yaşanan da çok ciddi bir afet. Dünyanın en güçlü devleti de olsa bununla baş etmesi kolay değil.
Ancak Kaliforniya’daki yangının felakete dönüşmesinin inkâr edilemeyecek bir siyasi boyutu da var.
Birincisi, itfaiyenin suyu yok. Şaka gibi değil mi? Bir itfaiye sistemi için en gerekli şey su ve yangının merkezi olan şehirdeki su rezervi bir gün içinde tükendi!
Dünyanın en pahalı mülklerinin yer aldığı, deyim yerinde ise “havasından geçilmeyen” bir bölge, en basit su depolama işini beceremiyor. Üstelik yangın riski apaçık ortadayken, defalarca benzer faciaların eşiğinden dönülmüşken!
Neden? Çünkü Kaliforniya’nın yöneticileri temel sorunlara odaklanmak yerine dallı güllü işlerle uğraşmayı, sahte cennetin keyfini sürmeyi tercih etmiş.
Ne demek istediğimi açayım… Kaliforniya, ABD’nin “en liberal”, “en özgürlükçü” eyaleti. Ultra özgürlükçü bu eyalette “her şey serbest”. Üstelik para da bol. Yani çuvalla para kazanan film artistlerinin, dijital yatırımcıların kendilerince “sınırsız” özgürlüğü yaşadığı ve tüm dünyaya gerçek mutluluğun merkezi olarak pazarlanan bir yerden söz ediyoruz.
Bu insanlar, sınır güvenliği, aile değerleri, belediye hizmetleri diyenlere oy vermiyorlar; onları “gerici” buluyorlar. “Kendi kafalarına göre” adamları, dans edip oynayan züppeleri tercih ediyorlar. Onlar da işte böyle itfaiye arabasına su koymayı unutuyor!
Sigorta şirketleri geçtiğimiz yıllarda bölgedeki ev sigortalarından yangın riskini çıkarmışlar çünkü yaklaşan felaketi görmüşler.
Ultra liberal yöneticiler, ilkokul çocuklarının cinsiyet değiştirme hakkı için gösterdikleri çabayı altyapı hizmetleri için göstermiyormuş.
İtfaiye ve su sistemi konusu 10 yıldır konuşuluyormuş, büyük felaket geliyor diye raporlar yazılmış ama onlar kıllarını kıpırdatmamışlar.
Rusya’dan 10 tane büyük yangın uçağı sipariş edilmiş ancak sonra “Biz Rus malı almayız.” deyip iptal etmişler.
Aşırıcı ve şuursuz bir çevrecilik kafası ile düzensiz ormanlaşmanın, her tür peyzajın önünü açmışlar.
Toplumsal cinsiyet kotası adı altında adam kayırmacılık yapıp itfaiyenin personel yapısını bozmuşlar…
Sigortacılar da bakmışlar ki bu işin sonu kötü, yangın garantilerini iptal ederek kendilerini kurtarmanın yoluna girmişler.
Aklıma Bodrum gibi ultra zenginlerin gözdesi ama hâlâ kanalizasyonu olmayan beldeler, kentsel dönüşüme yatırım yapmayı zül gören belediyeler geliyor. Allah göstermesin, böylesi bir felaket durumunda insanların hâli nice olur?
Allah, Kaliforniya’da evsiz barksız kalan insanlara ve ormanlarda can pazarı yaşayan masum hayvanlara yardım etsin. Fakat bizleri de kendi payımıza düşen dersi almaktan geri koymasın. “Medeniyet” dediğiniz şeye karşı değiliz ama mümkünse itfaiyesi, otobüsü, kanalizasyonu falan düzgün çalışsın.