Bazı yufka yürekli zatlar eski Cumhurbaşkanının ve emekli Genelkurmay başkanının yargılanmasını üzüntü ile karşıladıklarını ifade etmişlerdi. Devletin en üst makamlarına çıkmış kişilerin bu şekilde yargılanmalarına yürekleri dayanmamış daha fazla şefkat gösterilmesini bekliyorlardı.
Gerçekten de kaçması hakkında kanaat oluşmayan üst düzey bürokratların tutuksuz yargılanabilme imkanı vardır. Zira “masumiyet karinesi” gereğince hiçbir kimse; suçu ispat edilmedikçe suçlu sayılamayamaz.
Sevgi ve muhabbet yönü kuvvetli bir insan muhataplarında bir ayıp ve kusur gördüklerinde hatta kendisine düşmanca tavır gösterilse dahi o kişiye acır ve ıslah olmasına çalışır. Bediüzzaman; “Biz muhabbet fedaisiyiz husumete vaktimiz yoktur” demektedir.
Buna mukabil özellikle askerlik mesleğini suistimal ederek dine ve dindar insanlara darbe vuran şahıslara karşı bu erdemli tavrı ne yazık ki tam gösteremiyorum. Düşmanlık etmeye en yakışan şeyin bizzat düşmanlık duygusu olduğunu bildiğim halde namaza, başörtüsüne düşman bu insanlara karşı merhamet ve acımak duygusunu kendime yerleştirmede güçlük çekiyorum. Hatta bu can bu tende kaldıkça, yani ölene kadar bu faşist ve darbeci bu insanlarla mücadele etmeyi kendime vazife etmiş birisiyim.
Bunun en önemli nedeni; her şeyden önce askeri okullardan ve silahlı kuvvetlerden dindar oldukları için atılan onbinlerce asker arkadaşımın bulunmasıdır. Bunlar bir iki kişi değil ki, binlercedir. Atılmalarına gerekçe olarak gösterdikleri şeyler ise; namaz ve başörtüsü gibi dinimizce mükellef bulunduğumuz farz ibadetlerdir. Bu iğrenç tavır nedeni ile FETÖ örgütü Silahlı Kuvvetler içinde palazlandı ve büyüyerek darbe yapmaya kalkacak kadar güçlü bir seviyeye gelmiştir. Buna sebep olanlar, yaptıkları din düşmanlığının ne derece vahim neticeler getirdiğini düşünerek ibret almalıdır.
Gözünün üstünde kaşın var diyerek doğru dürüst hiçbir gerekçe göstermeden bu arkadaşlarım kendilerini kışlanın kapısının önünde buldular. Ben de öyleyim. Yetmedi girdiğimiz işlerde dahi maişetimize engel olmaya çalıştılar. Benim gibi askerlikten atıldığı için memuriyetten de atılan insanlar çoktur. Türkiye’nin en büyük üniversitesinde hocalık yaptığım halde Milli Savunma Üniversitesine yaklaştırmıyorlar bile. Bir çok üst düzey bürokratı araya sokup öğretmen olmak için müracaat ettiğim halde benden “öcü” gibi korkup kaçıyorlar. Belki “ham” yapıp yerim diye…
-
-
-