Polosin, 1983–85’li yıllarda Orta Asya’ya dinî hizmet amacıyla gönderilmiş ve ilk defa orada Müslümanlarla ve İslam’la tanışmıştı. 1988-1990’lu yıllarda ateizm tam anlamıyla demode olmuştu. Pravoslav (Rusca’da Hristiyan demek) kilisesinde yine de ilmî değil, maddi gelir elde edilen ayinler düzenlemekte ve şöyle demekteydi: 

“Ben kendimi artık Allah’ın askeri değil; yalnızca ayin ve efsunlar düzenleyen resmi biri addediyordum. Bunun üzerine 1991 yılında Pravoslav hizmetinden ve kilisedeki vazifeden ayrıldım. Kilise ayinlerine yönelik inancımı oluşturacak açıklamalar arayıp bulmak için, eski Hıristiyan kaynakları, kilise, ibadet ve Dinler tarihini derinden öğrenmeye koyuldum. Din ve öncelikle kaynaklarını derinlemesine öğrendikten sonra bende Roma-Bizans ibadetlerinin doğruluğuna yönelik çok ciddi şüpheler oluştu.

Putperestlikten gelme ayinler haddinden fazlaydı... 1995 Tarihinde kesin olarak anladım ki, bundan sonra -hatta kilise vazifesi dışında bile- Hıristiyan ibadetlerinde katılamam. Çünkü Sminariya’da öğretilen, tanrının oğlu-insan öğretisi hala basit ve makul olan “tevhid” ilkesini anlamama engel oluyordu. O sırada ben hakikî İslam inancını bilmiyordum. Kuran’ın Kraçkovski tarafından tercümesi ise İlahi Kitabın anlaşılmasında bana akıcılık kazandırdı. O zaman İman Valriya Porohovanın tercümesinden mukaddes Kuran’ı okudum. Kuran’ın tefsiriyle, İsa Peygamber (a.s.m.) hakkındaki açıklamalarıyla ve İslam ilmihaliyle tanıştım. İslam’ı kabul etme hususunda hiç bir şek-şüphem kalmadı. Kudretli ve Merhametli Allah imanımı güçlendirdi, sabit kıldı ve kendi hayat arkadaşımla birlikte hak yol olan “tevhide” döndüğümüzü açıkladık. Her insan Dünya’ya geldiğinde Allah’ın kulu gibi doğar. Ancak terbiye sonrası Yahudi, Hıristiyan, ya da putperest olur. Bense İslam’a, hak yoluna bu şekilde katıldım” demiştir.

Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra başına gelebilecek tehlikeler hakkında ne düşündüğü sorulduğunda Polosin şöyle yanıtlıyor: "Hepimiz faniyiz, eninde sonunda bu dünyadan ayrılacağız. İnsanoğlunun vehimlerine itaat etmektense, hakikate teslim olmuş olarak gitmek daha iyi!"

Polosin, "İslâm Hakkında Bütün Bilgiler" isimli günlük gazetenin editörlüğünü halen yürütmektedir. "Monoteist Felsefeye Giriş" kitabı, Mukayeseli Dinler Tarihi dersi için yardımcı ders kitabı olarak kabul edilen Polosin, Müslümanların, Rus Ortodoks Kilisesi ile diyalog tecrübeleri gerçekleştirip içki ve uyuşturucu ile mücadele konusunda ortak çalışmalar yürütmesinin yanı sıra, aile değerlerini koruma hususunda da müşterek bir proje hazırlamaktadır.

Rusya ile meydana gelen uçak krizinde oldukça zor anlar yaşayan Polosin, şimdilerde çok daha rahatlamış durumdadır. Çünkü Rusya’nın devlet politikası Türkiye ile iyi ilişkiler üzerine kurulmaya başlamış ve devam etmektedir. İşte bu durumu yıllar önce gören Bediüzzaman said Nursi Emirdağ Lahikasında şöyle demektedir: 

“İki dehşetli Harb-i Umumînin neticesinde beşerde hâsıl olan bir intibah-ı kavi ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’ân’a kılıç çekemez”. (Emirdağ Lâhikası, s. 604)