Kumar ve şans oyunları, Demokratik Batı kültüründe bir sömürü aracı olarak önemli bir yere sahiptir ve adeta bir sanayi haline dönüşmüştür. Kumar ve şans oyunları, Vahşi Batı’nın kapitalist sisteminde devletlerin gelir oluşturma araçlarından biri olarak görülür. İnternetin, akıllı telefonlar ve tabletler gibi mobil cihazların çok hızlı yaygınlaşmasıyla, bir de uluslararası online kumar endüstrisi oluştu. Bütün dünyada önlenemez bir şekilde büyüdü ve yaygınlaştı. Artık herkes oturduğu yerden mekân ve zaman sınırlaması olmadan, sanal kumar oynattırabiliyor ve oynayabiliyor. Sanal kumarın, 2018’de ise 56 milyar dolar düzeyine ulaşacağı tahmin ediliyor. Transparency Market Research (TMR) 17 Ocak 2017 tarihinde yayınladığı son raporda dünya çapında online pazarının 2024 yılına kadar 96,89 milyar ABD doları olacağını tahmin ettiğini açıkladı. Neticede dinî, ahlakî, manevî, ailevî, toplumsal ve bireysel açıdan çeşitli sorunlara yol açan kumar yaygınlaştırılarak, bilhassa vahşi kapitalist demokratik ülkelerde/devletlerde kurumsallaştırarak, sömürü amaçlı ekonomi politikalarının önemli bir parçası haline gelmiştir. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye’de devlet kumarı 2’ye ayırmış. Kendi eliyle oynattığı kumara “şans oyunları” diyor. Gayri resmi olanlara da “kumar” diyor ve yasaklıyor. Güya kendisini oynattığı kumarı “şans oyunları” diyerek kumarın dışında tutuyor. Kimi kandırıyorsa!!! HAS PARTİ Genel Başkanı Numan Kurtulmuş Aralık/2011 tarihinde o zamanki siyasi iktidarı hedef alarak özetle; “Her yerde Milli Piyango reklamı ve tanıtımı var. T.C. Kumarbaz Devlet Oldu.”dedi. Haklı olarak bu yanlış uygulamaları dile getiren Sayın Numan Kurtulmuş 2012 yılında iktidarda olan AK Parti’ye katıldı. Aksine, genel başkan yardımcısı olduğu AK Parti, Temmuz/2014 tarihinde yılın en büyük özelleştirme ihalesini yaptı. Milli Piyango İdaresi’ne ait şans oyunları, Net-Hitay Ortak Girişim Grubuna 10 yıllık lisansı rekor bir bedelle devredildi. O zaman ihaleyi kazanan grup temsilcileri dedi ki: “Teknolojiyi kullanarak internet ve mobil cihazlara da uygun daha iyi hizmet sunacağız. Mevcut sisteme yeni oyunlar dahil edeceğiz.” Bu ne demek; teknolojiyi kullanarak kumara erişimi kolaylaştıracağız, iyice yaygınlaştıracağız ve her kesimde normalleştireceğiz demektir. İhaleyi alan Net-Hitay Ortak Girişim Grubu, zamanı geldiğinde sözleşmeyi imzalamadı ve teminatını yaktı. Spor Toto Teşkilat Başkanlığı “İddaa” olarak bilinen şans oyunlarını tüzel kişilere yaptırmak için 2018 yılında yeniden ihaleye çıktı. 27 Kasım’da düzenlenen ilk ihaleyi, tek teklif veren şirket olan İnteltek kazanmış, rekabetin sağlanamadığı gerekçesiyle ihale 10 Aralık tarihinde iptal edilmişti. En nihayetinde 11 Şubat 2019 tarihinde ihale tekrar yapıldı. Bu ihaleye İki firma katıldı. Bunlardan biri İnteltek (Turkcell-Intralot ortaklığı), ikincisi Şans Girişim grubu (Demirören Grubu-Scientific ortaklığı) Bu ihalenin ikinci oturumunda Şans Girişim Ortaklığı (Demirören-Scientific Games) % 2 komisyonla ihaleyi aldı. Scientific Games, Las Vegas merkezli bir kumar şirketi. Sözleşme 10 yıl geçerli olacak. İhaleyi kazanan Şans Girişim grubu ilk yıl için 17 milyarlık hasılat taahhüdü verecek. % 2 lik teklif 34 milyon TL komisyona denk geliyor. Şans Girişim Grubu 2019 yılının 3.çeyreğinde İddaa’yı devralacak. Medya haberlerine göre yenilikleri de beraberinde getirecek. Bunların başında mevcut sistemdekinden daha yüksek açılacak oranlar ve canlı maça yapabilme gibi yeni oyunlar geliyor. Tek maça kupon yapabilme fırsatı da yine İddaa oyuncuları için oldukça cezbedici yeni özellikler arasında yer alıyor. Güncellenen, tatmin edici düzeydeki oranlar ve artan seçenekleriyle oyun cazibesi yükselirken, oynayanların da daha fazla keyif alacağı bir platforma dönüşecek. Kur’ân-ı Kerîm’de buyuruluyor ki: “Ey imân edenler! içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytan işi birer pisliktirler. Onlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.” (Mâide, 5/90) Bir taraftan da der ki, T.C. Anayasasının 58. Maddesi: “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” Görüldüğü gibi, bir tarafta İlahî emir, bir tarafta Anayasa bir tarafta da İslâmî söylemlere sahip iktidarın, çarpık, çelişkili ve tutarsız uygulamaları ve günahları. Peki, çağımızın risklerine ve tehlikelerine karşı tavır alması gereken, mütedeyyin ve muhafazakar olarak bilinen İTO, MÜSİAD, ASKON, İGİAD gibi sivil toplum örgütleri, iktidarın bu yanlış uygulamalarına karşı görevlerini yapıyorlar mı?