Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatında (İİT) Müslüman ülkelere ders verecek şekilde öyle bir konuşma yaptı ki; kendisi ile gurur duyduk. İlk defa bir Dışişleri Bakanımızdan ölümden sonra bir büyük mahkemenin olduğunu dile getirmesi çok önemli bir ayrıntıdır.
Bu sözler ahirete olan imanın en önemli özelliklerinden bir tanesi olup Allah’ın huzurunda hesap verileceğini ifade etmektedir. İşte bu sayede Müslüman ülkelere iyi bir örnek olabiliriz. Aksi takdirde zaten krallık ve otoriter yönetimler yüzünden nefes alamayan Müslüman toplumların; Türkiye’ye ve hürriyetçi yönetimlere karşı sempati beslemesi çok zordur.
Osmanlı Devleti, Haçlı dünyası başta olmak üzere sömürgeci toplumlara karşı İslam’ın izzetini muhafaza edecek şekilde hareket etmiştir. Zorbalığa ve baskıya boyun eğmemiş gerekirse hayatını İslam topraklarını çiğnetmemek adına seve seve feda etmiştir. Ataları Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan gibi defalarca Haçlı ordularını Anadolu’ya gömmeyi ve Kudüs’e ulaşamadan Cehenneme göndermeyi başarmışlardır.
Nihayet Sultan Selahattin Eyyubi, Haçlıları Kudüs’ten çıkararak İslam hoşgörüsü ile birlikte Haçlı çapulculara gerekli dersi vermiştir. Şimdi de İslam’ın kahraman ordusu olan Türkiye, Haçlıların günümüzdeki temsilcileri olan ABD ve Rusya’ya gerekli cevapları anında vermektedir. Filistin ve Kudüs’ün ABD-Rusya- AB Ülkeleri tarafından İsrail’e verilmesine en ciddi karşılık yine Türkiye tarafından verilmektedir.
Arap ülkeleri başta olmak üzere birçok Müslüman ülke, iki yüzyıl boyunca Hıristiyan Avrupa’nın esaretinde kaldığı için onurlu bir politika izleyememektedir. Bu konuda izzetli duruşu ile örnek olan Türkiye, hem dünyada hem de ruz-i mahşerde hesap sorulacağından hareketle ilkeli bir duruş sergilenmesi gerektiğini Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun konuşması ile de göstermiştir.
İsrail’in yüzyıllarca barış içinde yaşamış Müslümanların toprağını zorbalıkla işgal etmesine ve ABD’nin desteği ile bunu dikte etmesine karşı dik ve onurlu bir duruş sergilenmesine dair bu konuşma tarihi açıdan çok önemlidir. 21.Yüzyıl’ın İslam’ın yükseliş çağı olacağını müjdelemektedir.
Dışişleri Bakanımız, Filistinlileri İsrail işgaline ilelebet mahkûm etmeyi amaçlayan böyle bir satış belgesinin kabul edilemez olduğu ifade etmiş Arap Ligi’nin bu planı reddetmesini de memnuniyetle karşılamıştır.
Çavuşoğlu, tüm Arap Ligi ülkelerinin de bu tutum doğrultusunda, aynı yönde ABD’ye karşı kararlı bir tutum göstermesi gerektiğini de vurgulamıştır. “Ortak davamız Filistin için burada ve diğer platformlarda aldığımız onca kararı önce destekliyor görünüp, ardından bu kararlar hilafına hareket edenler olduğunu müşahede ediyoruz. Bilmenizi isterim ki böyle bir ilkesizliği Allah da affetmez, Ümmet de affetmez, biz de affetmeyiz. İki dünyada hesap veremezler” diye konuşarak iki yüzlü politika uygulayan Körfez ülkelerine güzel bir ders vermiştir.
Müslüman ülkeler ancak Kudüs’ün işgali gibi acı olaylar sayesinde bir araya geliyor ve ortak hareket edebiliyor. Nitekim İİT’den yapılan açıklamada Trump’ın sözde barış planını tamamen reddedildiği kayda geçirilmiştir. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da, “Yüzyılın faciası” olan ABD-İsrail Anlaşması’nı bir kez daha reddettiğini ifade etmiştir.
İsrail, uzun yıllardır Filistin’de bulunan tapu kayıtlarıyla ilgili arşivleri yok etmeye çalışıyordu. Buna karşın Türkiye’nin 2019 yılında Filistin’e açtığı Osmanlı arşivleri yüzünden İsrail yönetimi ve medyası büyük bir rahatsızlık duymuştur. Filistinli yetkililer ise; arşivlerin İsrail işgaline karşı en güçlü “silahları” olduğunu vurgulamaktadırlar.
Elbette Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu güzel sözleri bakan düzeyinde kalmamalıdır. Elçi ve konsoloslar başta olmak üzere dışişleri temsilcilerimiz Müslüman ülkelerde görev aldıkları vakit; İslam’ın izzetine yakışır hareket etmelidir. Örneğin Cuma namazları gibi özgür Müslümanların bir araya geldiği ibadetlere iştirak etmek zorundadırlar. Müslüman halkların İslami kıyafetlerine uygun bir şekilde giyinerek Türkiye’yi temsil etmeye çalışmalıdırlar.
Bugüne kadar aynı Batılı ülkeler gibi Müslüman toplumlara tepeden bakan onları inançları yüzünden aşağılayan elçi ve konsoloslardan çok çektik. Balo ve içki masalarından ayrılmayan “monşerlerin” Müslüman ülkeler nezdinde itibarımızı ne derece düşürdüğü unutulmamalıdır. Bunu yapamayacak derecede beceriksiz ve bilgisiz kişiler var ise; Müslüman ülkelerde dışişleri temsilcisi olmayıp gidip başka işler yapması tavsiye olunur. Belki bu sayede oldukça bozuk seviyede olan Müslüman ülkelerle ilişkilerimiz doğru yola girer, vesselam…
İki dünyada hesap veremezsiniz
Vehbi Kara
Yorumlar