Hz. Nuh (a.s) “Ya Rabbî! elbette boğulan oğlum da ailemdendi, öz evladımdı. (Halbuki ben onları gemiye alırken Sen bana kurtulacaklarını, müjdelemiştin). Senin vaadin elbette haktır ve Sen hâkimlerin hâkimisin!” ( Hud suresi, 45 ) diye Tufan olayında onun da kurtulmasını istediğinde, İlâhî cevap şöyle gelir: “Ey Nuh O senin ailenden değil. Çünkü o, dürüst iş yapan, temiz bir insan değildi.” ( Hud suresi, 46 ) ve Hz. Nuh (a.s)’ın, oğlunu gemiye alması men edilir. Demek ki; bir müminin inançsız ve isyankar bir akrabası varsa ve hatta bu kişi kendi oğlu dahi olsa onun ehli sayılmıyor. Öyle ise inanmayan ırkdaşı da onun hakiki dostu ve yakını olamaz. Bu gerçeği, çok net bir biçimde ortaya koyan başka bir ayet: “Ey iman edenler, babalarınızı ve kardeşlerinizi, eğer küfrü imana tercih etmişlerse, dost edinmeyin! Sizden kim onları dost edinirse işte onlar, zalimlerin ta kendisidir.” (Tevbe suresi, 23) Ayrıca, “O gün ne mal, ne evlât bir fayda vermez. Allah’a ( c.c) kalb-i selim ile gelenler müstesna..” (Şuara suresi, 88- 89) ayetinde, insana ahirette ve mahşerde faydalı ve geçer akçe olacak tek şeyin, takva, amel-i salih ve selim bir kalb olduğu ifade edilmektedir. İlahi hitaba en layık ve en mükemmel muhatap olan Allah’ın resulü (a.s.m), ırkçılığı “ cehalet dönemi davası” anlamında “ asabiyet-i cahiliye “ tabiriyle tarif eder. Bu davayı güdenler hakkında da “Asabiyet dâvâsına kalkışan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir.” (Ebu Davut, Edeb, 121) ve “Kim hevasına uyarak bâtıl yolda cenk eder, ırkçılığa çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa cahiliye ölümü üzere ölür.” (İbni Mace, Fiten, 7)gibi ifadelerle dehşetli bir sonun olacağı haber verilmektedir. Bu hadiste itikadi meselelerin yanlış yorumunun İslama vereceği zarar kadar, Irkçılığın da zararlı olacağı haber verilmektedir. Irkçılığın İslam alemine veya insanlığa ne denli zararlı olduğuna, tarih şahittir. Mesela; a- Emevi devletinin Arap milliyetçiliğini esas tutmaları ve Arap kavmine ehemmiyet verip diğerlerini köle veya ikinci sınıf olarak görmeleri neticesinde, hem İslam aleminde bulunan diğer milletleri küstürdüler, hem kendileri çok felaketler gördüler, hem de İslam aleminin ilk zamanlardaki gelişme ve genişlemesinin durmasına neden oldular. b- Avrupa devletlerinin asırlarca ve özellikle 20. y.y’ın başlarında milliyetçilik fikrini esas tutmalarıyla, iki dünya savaşı meydana gelmiş ve bunun sonucunda milyonlarca insanın kanının akmasına yol açmışlar. Fakat onlar “Avrupa Birliği” vesilesiyle bu gibi hastalıklardan kurtarmaya ve kendilerini tek millet veya topluluk olarak görmeye çalışıyorlar. c- Osmanlı devletinin de sonunu getiren hadiselerin başında, yine milliyetçilik akımları vardır. Zira, Yunanlar, Arnavutlar, Bulgarlar, millet-i sadıka olan Ermeniler ve Araplar gibi bir çok millet her taraftan bağımsızlık faaliyetlerine ve iç karışıklığa başlayınca, dünyanın adalet dengesi olan o koca devi bir anda yıkıverdiler. Ayhan Engin IRKÇILIK VE MİLLİYETÇİLİK ÜZERİNE (2)
Devamı nasipse yarın...