Buradaki “Esir”den kasıt; kafirlerden ele geçirilen kişiler olmakla beraber müslüman yahut gayri müslim “şartların esiri” olan herkesi kapsadığı biçimde mecazi bir yorumlamayı da içermektedir. Allah, bu esirlere yemek yedirmeyi, iyi olma kriterinden saymıştır. Yani “kâfur katılmış dolu bir kadehten içecek” olan iyiler, kendilerine esir düşenlerin başını kesenler değil, onlara yemek yedirebilenlerdir.

Ancak bunun aksini İslam(mış) gibi yansıtmaya çalışan bazı odaklar vardır. Kalplerindeki kuraklığın yansıması olan bu kara propaganda ellerinde patlayacak ve kendi toplumlarından gizlemeye çalıştıkları İslam peygamberinin o engin şefkat ve merhametini karartmaya güçleri yetmeyecektir. Taif’te O’nu taşlayanlara bile beddua yerine dua eden İslam Peygamberinin (s.a.s)  şefkat ve merhameti batıyı da kapsayacaktır.

Yeter ki ümmeti O’nun bu şefkat ve merhametini sözde bırakmayıp hayatlarına yansıtabilsin ve onun inşa ettiği yaşam biçimi neyi gerektiriyorsa öyle davransın. Zira günümüz Müslümanlarının dua yerine birbirlerine beddua etmeye başlamış olması; imanımızda veya İslam anlayışımızda ciddi bir sıkıntının varlığını net olarak ortaya koymaktadır.
 
MUHAMMED MUSTAFA (s.a.s) SADECE MÜSLÜMANLARIN PEYGAMBERİ DEĞİLDİR!

Ayrıca İslam Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) sadece biz müslümanların peygamberi değildir. Batının arzu ettiği böylesi yanlış tanımlamalardan sakınmamız gerekir. Batının oluşturmaya çalıştığı şey de tam olarak budur. İslam Peygamberini toplumlar arası bir sürtüşme sebebi kılmak ve Müslüman toplumu ile batı toplumunu bunun üzerinden karşı karşıya getirmek suretiyle kendi toplumlarını İslam peygamberinden uzak tutmak hatta onun nefretini kendi genç nesillerinin kalbine ekmek suretiyle İslam’dan uzak tutmaya çalışmaktır!

Biz Müslümanlara düşen peygamberimizin tüm insanlığa hatta âlemlere gönderilmiş olan bir rahmet peygamberi olduğu hakikatini gür ve yüksek sesle dillendirmek ve onun o şefkat ve merhametini hayatımızda yaşatarak göstermek olacaktır. 23 yıllık tebliğ, yaklaşık 2 milyon kare toprak; düşmandan 250 (veya 111) askerin ölümü ve yaklaşık 150 (veya 93) Müslüman şehid!

Merhamet ve şefkat peygamberi olan peygamberimizin 23 yıllık peygamberlik döneminin tümünde yapılan savaşların çoğu savunma merkezli diğerleri de bedenin geri kalan bütününü korumak için kangrenleşen bir azaya lokal bir cerrahi operasyon mesabesinde gerçekleşmiştir. Meskenlere, doğaya zarar verilmediği gibi bu savaşlarda; yaşlılara, kadınlara, çocuklara, din âlimlerine ve ibadethanede ibadetle meşgul olanlara da dokunulmamış olması da yine o merhametin tecellisidir...

Şimdi İslam peygamberine “Savaş Peygamberi” yakıştırmasını yapanlar, dönüp kendi kültürlerinin yaptığı tahribata baksın ve bunun muhasebesini yapsın!
Ümitsiz olmayın, istikbal İslam’ındır.