Bilim ve keşif, insanlık tarihi boyunca hepimizin içinde bulunan bir merak duygusunu tatmin etmiştir. Bu merak, bizi bilinmeyenin peşinden sürükler ve yeni ufuklara taşır. Albert Einstein'ın da dediği gibi, "İki şeyin sınırsız olduğuna inanıyorum: evrenin ve insan aptallığının. Ama ilk konuda emin değilim." Bu sözler, bize sadece evrenin değil, aynı zamanda aptallık potansiyelinin de sınırsız olduğunu hatırlatıyor.
Geçtiğimiz yıl NASA, "Send Your Name to Mars" kampanyası ile dünya genelindeki insanlara, isimlerini Mars'a gönderme fırsatı sundu. Türkiye'den bu kampanyaya katılım oldukça yüksekti: tam 2.4 milyon kişi, ismini Mars'a göndermek için başvuruda bulundu. Bu sayı, kampanyaya katılan ülkeler arasında en yüksek katılımı gösterdi ve Türkiye'nin uzaya ve bilime olan ilgisini gözler önüne serdi.
Ülkemizde yetişen genç zihinler, bilim ve teknoloji alanında çalışmalar yapmak, yeni keşiflerin parçası olmak istiyorlar. Ancak maalesef, gençlerimizin önündeki en büyük engel, yeterli maddi ve manevi destekten yoksun olmaları. Bilim insanlarımız ve genç araştırmacılarımız, yurtdışında daha iyi imkanlar ve daha yüksek maaşlar bulabildikleri için ülkemizi terk etmek zorunda kalıyorlar.
Ancak bu durum sadece bilim ve teknolojiye ilgi duyan gençlerimiz için geçerli değil. Her bir genç, kendi topraklarında adaleti, yaşamını kolaylaştıracak düzenlemeleri, hakları ve özgürlükleri bulma hakkına sahiptir. Gençlerimiz, yurtdışına gitmeyi düşünürken sadece kariyer hedeflerini değil, aynı zamanda daha kaliteli bir yaşam, adalet ve özgürlük arayışını da gözetiyorlar.
Ülkemizin gençlerine olan yatırımı, onların yeteneklerini ve potansiyellerini en iyi şekilde kullanabilmeleri için gerekli ortamı ve imkanları sağlamalıdır. Gençlerin yurtdışına gitme isteğinin altında yatan sebepleri anlamak ve bu sebepleri ortadan kaldırmak, ülkemizin geleceğini şekillendirecek önemli adımlardan biridir.
Ayrıca, gençlerimizin yurtdışında kazandıkları deneyimlerin ülkemize geri dönüşü de teşvik edilmelidir. Yurtdışında edindikleri bilgi ve tecrübeler, ülkemizin kalkınmasına ve gelişmesine katkı sağlayabilir. Bu nedenle, gençlerimizi yurtdışına göndermek yerine, onlara kendi topraklarında daha iyi koşullar sunarak, ülkemizin gelişimine katkıda bulunmalarını sağlamalıyız.
"Bir ülke, gençlerine yatırım yapmadığı sürece, geleceğini de inşa edemez." Ülkemizin geleceği, gençlerimizin ellerinde şekillenecek ve onlara sağladığımız olanaklar, bu geleceği daha aydınlık kılacaktır. Gençlerimiz derken, bu topraklara gönül vermiş, "Türkiye benim memleketim" diyebilen ve gerektiğinde bu topraklar için canını dahi verebilecek olan evlatlarımızdan bahsediyoruz. Bu gençler, ülkemizin geleceğini inşa edecek olan bireylerdir ve onların yurt dışına gitme isteği, kesinlikle vatanseverlikleriyle ölçülemez.
Yurt dışına gitmek isteyen gençlerimizin bu kararı, genellikle daha iyi eğitim olanakları, kariyer fırsatları veya yaşam standartlarına ulaşma isteğinden kaynaklanır. Bu, gençlerimizin gelişim gösterme, kendilerini ifade etme ve potansiyellerini en üst düzeyde kullanma arzularının bir yansımasıdır. Dolayısıyla, bu gençlerin vatanseverlikleri sorgulanmamalıdır.
Asıl sorgulanması gereken, bu gençleri ülkemizde tutamayan sebeplerdir. Gençlerimizin yurt dışına gitme isteğinin altında yatan nedenleri anlamak ve bu nedenleri ortadan kaldırmak, ülkemizin sorumluluğundadır. Eğitimden sağlığa, iş olanaklarından yaşam standartlarına kadar birçok alanda yapılacak iyileştirmeler, gençlerimizin ülkemizde daha mutlu ve başarılı olmalarını sağlayabilir.
Ülkemizin gençlerine yatırım yapması, onlara güvenli, adil ve fırsatlarla dolu bir gelecek sunması, sadece gençlerimizin değil, ülkemizin de geleceğini aydınlık kılacaktır. Bu nedenle, gençlerimizi anlamak, onların ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara bu topraklarda umut dolu bir gelecek sunmak, hepimizin milli görevi olmalıdır.