Samsun’da, maç boyu kontrolü elinde tutan bir Millî Takım izledik. Gol bulamadıkça artan stresimizi, Kenan’ın bireysel çabasıyla boş kaleyi İrfan’la bulduk ve maçtan galibiyetle ayrıldık. Bu maçta dikkatimi çeken en önemli nokta, takım olmayı başarabilmemizdi. Büyük turnuvalardan sonra önemi düşük maçlarda Millî Takım’ın izlenirliği düşerdi. Teknik direktörlerin yeni oyuncular ve bir daha kullanmayacağı taktikleri denediği, seyircilerin kulüp takımı seyirciliği yaptığı vasat maçlar izlerdik. Şu anki Millî Takım böyle değil. Ülkeyi, her maçta ekrana çekip heyecanlandırmaya ve hayaller kurdurmaya devam ediyor. Bu yüzden ben Montella ve Millî Takım’dan çok memnunum. Oyun olarak elbette sıkıntılarımız görülüyor. Akışkanlıkta bazı problemlerimiz olduğu aşikâr. Özellikle oyunu fazla sıkıştırıyoruz ve ikinci hamleyi, üçüncü hamleyi planlayamıyoruz. Bunda tabii en büyük etken santrfor eksikliğimiz.

SANTRFOR İÇİN ÇARE BULUNMALI

Montella, geçen seferki millî arada, Barış Alper Yılmaz ve Umut Nayir’i santrfor bölgesinde tercih etmişti. Barış, o zaman da iyi performans gösterememişti. Bu takım için uygun bir forvet olmadığı çok belli. Onu yine, alışık olduğu kanat bölgesinde görmek en sağlıklısı olacak. Artık Millî Takım, santrforunu seçmek zorunda. Deneme yanılma yoluyla forvet seçmek, böylesine yetenekli oyuncuları olan bir takıma yakışmıyor. Enes Ünal’ın sakatlığını atlatıp yavaş yavaş takımında şans bulması sevindirici. Yakında, formayı onun almasını bekliyorum. Bertuğ, fiziğini kullanmayı öğrenebilirse o da iyi bir aday konumunda. Hiçbir şekilde çare bulunamazsa voleyboldaki Vargas örneği gibi, devşirme santrfor bile düşünülebilir. Federasyon, gözlemcilere yetki verip oyuncu arayışına geçebilir. Yine Almanya’da yetişen, vatanını milletini seven Türk oyuncular da yakından takip edilmeli. Golcü olmasına bile gerek yok. Oyun sıkıştığında duvar olabilen, gezici bir santrfor, bütün oyunu çok geliştirecektir. Her mevkide genç yıldız adayları bulunan takımımız, turnuvalarda adından söz ettirmek için bu konuyla ciddi şekilde ilgilenmeli ve sıkıntıyı çözmeli.

ARDA GÜLER LİDER OLACAK

Arda’yı, Millî Takım’da her izlediğimizde kendine yeni yetenekler eklediğini görüyoruz. Bu, gerçekten çok sevindirici bir durum. Aynı zamanda Arda’nın, gelişime olan açıklığı ve Reel Madrid’in ona verdiği değeri de açıkça gösteren bir durum. Mesela eskisine göre, topla daha hızlı katedebiliyor. Oyun içinde fiziksel olarak bazı anlarda tükenme ve oyundan kopmalar yaşıyordu. Şimdi ise oyunun her anında aktif bir Arda gördük. Bu yeni özelliklerini henüz tam oturtabilmiş değil ama çok çalıştırıldığı, kendisinin de çok çalıştığı belli. Bu fiziksel ve mental yüklemeler sonucunda, bir-iki yıla bambaşka bir Arda Güler izleyeceğimizi düşünüyorum. Böylece Millî Takım’ın yeni oyun lideri olacaktır. Kenan, Yunus, Kerem, Barış, Orkun ve yavaş yavaş gelişen Can Uzun’un olduğu Millî Takım, Arda Güler liderliğinde peri masalı gibi geçen turnuvalar hayal ettiriyor.