Türkiye’nin en güzel yerlerinden biri Nevşehir Kapadokya. Kapadokya’daki peribacaları. UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alıyor güzel yurdumun güzel yeri. Peribacalarının da kendi içlerine bir hikâyesi var. Dilden dile gelen hikâye. Üç Güzeller peribacaları…

EN ÇOK FOTOĞRAF ÇEKİLEN YER

Nice efsaneye konu olmuş Üç Güzeller peribacaları, Nevşehir’de görülecek yerlerin başında geliyor. Annesinin yanına sokulmuş bir çocuk ve ailesinin yanı başında duran bir babayı andıran irili ufaklı üç peribacası için Kapadokya’nın en meşhur yeri denebilir. Peki, “Üç Güzeller”i diğer peribacalarından ayıran ve bu kadar ünlü yapan efsaneyi duymuş muydunuz?

PADİŞAHIN KIZI VE ÇOBANIN HİKÂYESİ

Hikâyeye göre, Kapadokya’da peri padişahının güzeller güzeli kızı bir çobana âşık olmuş. Peri padişahının tüm engellemelerine karşın kızı çobana kaçmış ve evlenmişler. Zaman içinde bir de çocukları olmuş. Peri padişahı ise bu haberi aldığında daha çok öfkelenmiş ve çoban ile kızını bulması için askerlerini göndermiş. Peri padişahının kızı, uzaktan onlara doğru gelen askerleri gördüğünde onu ve ailesini birbirlerinden ayırmaması için dua etmiş. Masal bu ya dileği kabul olmuş ve üçü, bu üç güzel peribacasına dönüşerek sonsuza kadar bir arada kalmışlar.

ZENGİN KIZ FAKİR OĞLAN…

Filmlere bile konu olan senaryolarda hep bir aşk hikâyesi bulmak mümkün. 11 ödüllü Titanic filminde bile işlenen aşk. Anadolu’nun her köşesinden çıkan şehir hikâyelerinde de saf temiz aşkların efsaneye dönüşmesi. Zengin kız fakir oğlan. Bildiğimiz en iyi aşk hikâyelerinde de durum böyle değil mi? Leyla ile Mecnun. Ferhat ile Şirin. Yıllar yıllar yârine ulaşmak isteyenlerin çabası. Hep aynı hikâyeler; iki aşığın hikâyesi, âşıkları ayıranların hikâyesi. Bazen mutlu sonla bazen de mutsuz sonla…

KAPADOKYA ÜÇ GÜZELLER’E NASIL GİDİLİR?

Üç Güzeller, Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde yer alıyor. Ürgüp merkezden araçla beş dakika uzaklıktaki bir seyir terasından Üç Güzelleri ve onların arkasında arzıendam eden Erciyes Dağı’nı görebilirsiniz. Özellikle gün batımında daha güzel manzaralar sunan Üç Güzeller, mitolojik açıdan ve sanat tarihinde büyük öneme sahip.

BİTLİS’TE BEŞ MİNARE

Hemen hemen herkesin bildiği bu Bitlis türküsünün hikâyesi, iki rivayetle anlatılıyor. Rus işgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir görüntüsü alır. Savaş esnasında Bitlis’ten kaçan bir baba oğul, düşmanın çekilmesinden sonra Bitlis’e dönmek üzere yola çıkar ve şehre hâkim konumdaki Dideban Dağı eteğine varırlar. Baba, şehirde canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir: ''Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış.'' Bunu duyan baba yıkılır, diz çöker ve şöyle bir ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır. 
 
Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel.
Yüreğim dolu yâre, beri gel oğlan beri gel.
 
DİĞER RİVAYET
 
Bitlis, Rus işgalinden çıktıktan sonra Bitlis ordularının komutanı Şerif Bey, savaş sonrası Bitlis’i görmeye gelir. Şehre yüksekten bakan ve şu anda "Şerif Bey Tepesi" olarak adlandırılan tepeye çıkan Şerif Bey, Bitlis'e bakar ve görür ki her taraf yıkık dökük, yerle bir olmuş, sadece ayakta kalan beş minare durur... Ve orada oturup o türküyü söyler.
 
Bu ağıt, zamanla türkü olarak günümüze kadar gelir.