Bu yoruma kuvvet veren sahih hadislerden bir tanesine yer vermek gerekiyor. Buhari’de geçen hadiste, bir kişinin Resulullah’a (asm) şöyle dediğini rivayet ediliyor: "Seddin desenli bir hırka gibi olduğunu gördüm dediği zaman Resulullah ona: Kendisini görmüşsün”, şeklinde ifade edilmektedir. Şimdi İkiz kulelere bakacak olursak aynen hadisi şerifte denildiği gibi dış yüzeyinin insanı şaşırtacak derecede hırka desenini andırdığını görebiliriz. Ayrıca hadislerde geçen Seddi Zülkarneyn’in bazı metalleri de içermesi bu ihtimali güçlendirmektedir.
Diğer bir taraftan başka bir sahih hadiste Zeyneb Bintu Cahş (ra) anlatıyor: “Resulullah (asm) bir gün korkulu bir vaziyette odaya girdi. Şöyle diyordu: "La ilahe illallah, yaklaşan bir beladan Arabın vay haline. Bu gün, Ye’cüc ve Mecüc’ün seddinden şöyle bir gedik açıldı." başparmağı ile şahadet parmağını halka yaparak gösterdi. Ben: "Ey Allah’ın Resulü, yani içimizde salih kimseler olduğu halde toptan helak mi olacağız?" dedim. "Evet, dedi, fenalıklar artarsa öyle olur."Bu hadiste, Cengiz ve Hulagu fitnesi ve tahribatına mucizevî bir şekilde işaret edilmekle birlikte son zamanlarda meydana gelen terör faaliyetlerinin büyük bir kısmı Arap ülkelerinde cereyan etmesi, insanların 14 asır önce ciddi bir şekilde ikaz edildiğini göstermektedir.
Karn kelimesi Arapçada asır anlamına geldiği gibi diğer bir karşılığı olarak da boynuz diye ifade edilmektedir. Karneyn “iki boynuzlu” demektir. İkiz kulelere baktığınızda ise iki adet dikine yükselen boynuza benzetebilirsiniz. Seddi Zülkarneyn’in tahrip olarak Yecüc ve Mecüc’ün dünyada fesat çıkararak harap etmesi bu manayı da kapsayabilmekte ayetin şümulüne dâhil olabilmektedir.
Bu bilgilere bakıp Seddi Zülkarneyn’in ikiz kuleler olacağını söylemek çok iddialı gelebilir. Fakat olaylar zuhur etmiş ve hadislerde geçen vakıalar neredeyse aynen gerçekleşmiştir. Fark ise verilen isimlerdedir.
Bediüzzaman’ın seddin külliyetinden bir ferdini, Çin Seddi olarak ifade etmesi, diğer bir ferdinin de ikiz kuleler olabileceği değerlendirmesini yapmamıza imkân tanımaktadır. Burada diğer yazarlardan farklı olarak ortaya konulan husus; teklif ve imtihan sırrının ortadan kaldırılmadan Rabbimizin hikmetine uygun bir şekilde tevil ve izah edilmesidir. Hata ve günah var ise elbette bize aittir, vesselam…