Sokotra Adası, nadir kuş türlerinin yanı sıra dünyanın herhangi bir ülkesinde bulunmayan 270’ten fazla endemik bitki türüne sahip olmasıyla biliniyor.BAE, 2015 yılında adayı etkisi altına alan Chapala ve Mehg kasırgalarından sonra “insani yardım” adı altında bölgeye girerek burada varlık göstermeye başlamıştır.
Cumhurbaşkanı Hadi’ye sunulan rapora göre, son üç yılda adada görevli valiler, BAE ile iş birliği yaptıkları iddiasıyla üç kez değiştirilmiş buna rağmen adanın meşru devlet otoritesinden çıktığına işaret edilen raporlar yazılmıştır. Dışa açılan havaalanı ve liman kapılarının idaresinin de BAE yetkilileri tarafından yürütüldüğü bu raporlarda, Sokotra Valisi Ahmed bin Hamdun’un BAE’den Halfan el-Mezrui, Said el-Kabi ve Sultan el-Kabi adındaki üç kişiye, adada tüm yetkileri devredilmiştir.
Sokotra Adası’nın kıyılarında devlet tarafından tasarrufların yasaklanmasına rağmen BAE tarafından bazı limanların satıldığı ve etrafının güvenlik kordonuyla kapatıldığı dile getirilmektedir. Ayrıca, BAE yetkililerinden Halfan el-Mezrui’nin adanın kıyı bölgelerini satın aldığı, idaresini de yerel halktan birinin üstlendiği iddia edilmiştir.
Söz konusu alanın güvenlik kordonuyla kapatılarak Hindistan uyruklu kişiler tarafından korunduğuna yer verilmekte, değerli eşyaların taşınması için alana gizliden indirme operasyonu yapıldığı için bölgeye kimsenin yaklaştırılmadığı bildirilmektedir.
Yemen hükümeti, üç vali değiştirmesine rağmen üçünün de BAE ile iş birliği içinde olduğu iddia edilince Cumhurbaşkanı Hadi, “hangi isim altında olursa olsun devlete ait gayrimenkuller ve araziler üzerindeki tasarrufların durdurulması” talimatını vermiştir.
Sahip olduğu biyolojik önem ve çeşitlilik sebebiyle Sokotra, 2017 yılı başlarında UNESCO tarafından “uluslararası deniz bölgeleri” listesine alınmıştı.Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun baş aktörlerinden BAE’ye bağlı güçler, Yemen’de birçok bölgede faaliyet göstermekte BAE’nin kendi oluşturduğu ve desteklediği güçler, Husilerin bazı bölgelerden çıkarılmasında etkili olurken, nüfuz alanını genişletmeleri ve meşru hükümete karşı tavırları sebebiyle hükümetin endişelenmesine neden olmaktadır.
BAE’nin etki alanı karşısındaki endişe giderek artmaktadır zira ABD, Somali’de korsanlarla mücadele bitince; Kızıldeniz ve Süveyş Kanalını kontrol etmek için her türlü fitneyi çevirmekten çekinmemektedir. Amacının petrol yollarını kontrol etmek olduğu çok açıktır. Zaten “Harbi kâfir ismetsizdir”. Yani Trump gibi gavurlukta su katılmamış bir lider dünyanın gözü önünde göstere göstere Müslümanlara eziyet etmektedir.
Trump, İran ile yapılan nükleer antlaşmaya ihanet ettiği yetmiyormuş gibi şimdi de Kudüs’ün İsrail tarafından başkent yapılmasını kabul etmesi, yetmedi elçiliğini buraya taşıyarak bütün dünyanın nefretini kazanmaktan; hiç endişe duymamaktadır. ABD, Müslüman kanı dökmek için her türlü kışkırtmayı yaparak gâvurluğabir basamak daha atlatmıştır. İşin kötüsü ise kukla hükümetler yani Mısır’da darbeci Sisi ve Arabistan’da yeni yetme Yezit Fahd, ABD’nin değirmenine su taşımaktan hayâ etmemektedir. Rabbim bu mübarek ramazan ayında ülkemize ve İslam âlemine güç kuvvet versin. Bu gavurların tuzaklarını başlarına geçirsin, inşallah…