Sosyal medya, kimi zaman sosyalleşme için kimi zaman haberleşme ve bilgilendirme için kullanılabiliyor.

Sosyal medya kullanımı üzerinden oluşan büyük bir sosyal ağ var. Her kesimden, farklı yaşlardan insan hem “ben varım” diyerek ses duyurmaya çalışırken “başkaları neler yapıyor” merakının da peşine düşüyor.

Haber alma, medya işlevi, eğlence, vakit geçirme, sosyalleşme gibi birçok arayışa cevap veriyor bu mecralar. 

Bu sosyal ağın ayrıca büyük bir ekonomik karşılığı var. Ekonomik derinlik arttıkça bu işin profesyonelleri bu mecralara daha fazla önem atfedilmesi için her yolu deniyor.

Herkes kendini bir şekilde bulsun ve mallardan hizmetlere değin birçok ticari faaliyet büyüyerek yoluna devam etsin diye her paylaşıma yol vermenin mübah sayıldığı bir ortam.

Bu sosyal medya hükümranlığının son kurumsal öncüsü ise Meta.

Bizlere daha doğrusu biz sosyal medya kullanıcılarının eğilimlerine, beğenilerine ve yorumlarına göre hepimizin diğer bilgileriyle beraber profil analizlerimizi hızlı bir şekilde yapabiliyorlar.

Devletlerin, vatandaşlarının refahını gözeterek yaptıkları kısıtlamalar, özgürlükler başlığında tartışılıp ağır eleştirilere maruz bırakılırken kullanıcılarını arkalarında bıraktıkları dijital izlerden adım adım takip eden uygulamalar tartışma konusu olmuyor.

Devletler kısıtlama getirince sonu diktatörlüğe uzanan eleştirilere maruz kalabiliyor ama sosyal medyada kullanıcılarını fişleyen, izleyen ve bilgilerini ticari firmalara pazarlayan Meta gibi büyük şirketler en ufak bir kapanmada mağdurlaştırılabiliyor.

Sosyal medya, günümüzün inkâr edemeyeceğimiz bir gerçeği. Biyolojik saatini oraya göre konumlandıran; hava, su ve gıdaya ek olarak insanların ihtiyaçlarını izleyen, insanın zaaflarını ve eğilimlerini algortimalarla kodlayarak birer pazarlama nesnesine dönüştürenlerin patronlaştığı dipsiz bir mecra.

Kendini sosyal medya iletişimiyle anlatan, yakınlıklarını ve duygularını oraya göre ifadeye dönüştüren yüz milyonlar ve hatta belki milyarlar var dersek yanılmayız.

İşin ticarileşmesini ve bunu yaparken de bizden alıp götürdükleri bir yana ama küresel siyasetin ‘omerta’sı olduklarını İsrail’in Filistin’e uyguladığı barbarlığa çanak tutmalarından anlayabiliyoruz.

Mesele çok derin. İsrail ve Filistin arasındaki gelişmeleri yüreklerimiz yanarak izliyoruz. Güçsüz düştüğünüz vakit haklı olmanız küresel zalimler için hiçbir anlam ifade etmiyor.

İsrail gibi bir devletin çıkarları uğruna dünyanın birikimi ve tecrübesinin ürünü olan uluslararası kuruluşları boşa düşürmekten çekinmiyorlar.

Çocuk istismarını, toplumların manüplasyonu, kadife devrimler, sahte baharlar derken jeo-politik ajandası yüklü devletler ve güçler için sosyal medya en az atom bombası kadar güçlü bir silaha dönüşebilme potansiyeline sahip.

Kurumların ticareti, kişilerin ekonomik kazanımları içinde sosyal medya platformlarının gücü ve etkinliği yadsınamaz.

Bireyin ve küresel çatışmacı devletlerin ortak menfaat kesişimleri yoğunlaştıkça sosyal medya devlerine uygulanan kısıtlamalar ve kapatmalara ilişkin tepkilerin olması da normaldir.

Burası öyle bir alan ki bir ülkenin muhalefeti bu kısıtlamalara karşı sosyal medya şirketlerinin yanında yer alarak iktidara gelme hayalleri kurabilir. Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış misali…

İşimiz çok zor. Bizim gibilere düşen, toplumun bugünü ve geleceğini düşünerek bizlerin de iyi amaçlarla ve doğru iletişim için kullandığımız bu mecraların yıkıcı ve yakıcı etkilerine karşı önce kendimizi korumak ve kamuoyuna bunları anlatmaya çalışmak.