İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dilinden dolaşıma giren ‘turpun büyüğü’ sözünü, siyasi hikâyesine eklemek istiyor. Daha açıkçası; siyasi hayatına ‘büyük turp’ olarak devam etmeyi arzuluyor. O sebeple; Erdoğan’ın sözünü unutturmamaya, gündemde tutmaya çalışıyor. Son basın toplantısının alınlığına ‘turpun büyüğü’ yazdırması, kariyer hesabını buna göre yaptığının en net işareti.
Siyasi kariyer planı
Basın toplantısına davet edilenlere, açıklamaların ‘çok önemli’ olacağına dair mesajlar iletilmişti. Gazeteciler İmamoğlu’ndan, cumhurbaşkanlığı ya da CHP Genel Başkanlığı adaylığını duymaya hazırlandılar. Ancak beklentileri boşa çıktı.
İmamoğlu, “Sayın Erdoğan, büyük turp sizin torbanızdan çıktı!” dedi ve söz konusu bilirkişinin adını açıkladı.
Uzun uzun anlattı. Oysa bu bölüm fragmandı. Asıl gelmek istediği yer, kendisinin büyük turpluğunun ilan edilmesi talebiydi. Talep etmek ona uymazdı, en iyisi turp üzerinden meydan okumalıydı.
Bir soruyu cevaplarken yüksek siyaset (!) moduna geçti: “Benim arkamda millet var, meydan okuyorum. İstinafta bekleyen davayı onayın. Heybedeki turp nedir gösterin.” Hesabını açık etti; ‘büyük turp’ ilan edilerek üzerine gelinecek, mağduriyet oluşacak ve seçmen kendisini koruma altına alacak! Böylece oy hesabındaki eksik tamamlanacak.
İmamoğlu, seçildiği günden bu yana bütün siyaseti, kendi ikbal kaygısı üzerinden okuyor. İstanbul umurunda değil. Belediye başkanlığının açıklarını, seçmene uzak ufukları göstererek kapatmayı deniyor.
İBB bütçesinin, seçim öncesinde verdiği vaatler için harcanmasının gerekliliği ile bağı kopalı çok oldu. Muhtemel seçime 2,5 yıl olduğuna göre, belediye bütçesini, en geniş zamanlı cumhurbaşkanlığı adaylığı kampanyasının finansmanı için kullanıyor, bu amaçla gazete çıkarıyor. Diğer yandan adaylığının bir an önce açıklanması için partisini sıkıştırıyor.
‘Çok önemli’ adımlar serisi
CHP’de atılacak her adıma ‘çok önemli’ demek âdet oldu. Özgür Özel, bu defa yine ‘çok önemli’ etiketiyle ‘yol haritası’ açıkladı. CHP kendi ürettiği baskıya teslim olduğundan cumhurbaşkanı adayını bir an önce belirlemek istiyor.
Parti programını yenileme başarılamasa da seçim beyannamesi yazılamasa da erken seçim ısrarı devam ediyor.
Özgür Özel, partiyi canlı göstermenin tek yolunun erken seçim çağrısı olduğuna inanıyor.
Açıklanan yol haritası tek maddeden ibaret: CHP’nin cumhurbaşkanı adayını, partinin 1 milyon 600 bin üyesi belirleyecek.
Oylamanın kuralları, işleyişi, hangi aday adaylarının katılacağı, ne zaman yapılacağı belli değil. Küçük farklarla bir adayın kazanmasının hangi tartışmaları tetikleyeceği hesaplanmamış görünüyor.
Baştaki centilmenlik ifadelerinin sonda neye dönüşeceğini de kimse bilmiyor.
Yavaş’ın 9 Kasım 2024’te yaptığı açıklama akıllarda: “Son 50 ankete baktığınız zaman hemen hemen hepsinde hem başarı oranları açısından hem de kamuoyu yoklamalarında hep ben birinci çıkıyorum.”
Kesin olan bir şey var; CHP’deki tartışmaların, kamplaşmaların, ayrışmaların çözümü üyelere havale edilmiş oldu. Ve zaman kazanıldı.
İmamoğlu, ilk etapta partisinin ön seçim sandığından önde çıkmak için çalışacak. Bunu gözüne kestiriyor olabilir. Sonrasında mağduriyetin ya da mağduriyet tehlikesinin yolunu açmasını hesap ediyor. Anlaşılıyor ki; ‘turpun büyüğü’ olmayı her zaman umutla bekleyecek!