Kedilere karşıdan karşıya geçmeyi belki bir şair öğretebilir de Trump’a ‘vatan’ kavramını kimse öğretemez. Trump’ın lügatinde ‘vatan’ kavramı yok. Anlaşılan hiç de olmamış.

Trump, yeryüzüne emlakçı gözüyle bakıyor. Gözü ya ‘kupon arsaları’ seçiyor ya da nadir elementlerle zengin toprak parçalarını… Plaza, AVM, otel, gökdelen hayal ediyor. ABD’yi daha da büyük, kendisini de ABD’yi daha da büyük yapan başkan olarak hayal ediyor.

Bu ifadelerde, emlakçıların alınacağı bir durum söz konusu değil. Emlakçılık, mesleklerden bir meslek. Kötü olan, hiçbir ilkesi olmayan ‘emlakçı’ anlayışıyla dünyaya düzen getirmeye kalkışmak!

 

İki haftalık icraatı

Çin’in, nüfusuna göre az katkı verdiğini iddia ederek Dünya Sağlık Örgütü’nden çekildi.

İklim ile para arasında bağlantı kuramadığı için, Paris İklim Anlaşması’ndan; Filistin’e yardım ettiği için BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’ndan (UNRWA) çekildi.

Grönland’ı, Kanada’yı, Panama Kanalı’nı istiyor. Talebi üzerine Google Maps, ‘Meksika Körfezi’nin adını ‘Amerika Körfezi’ yaptı bile. İran’a baskıyı artırmak için başkanlık kararnamesi imzaladı.

Şimdi de emlak sektöründen gelen Orta Doğu temsilcisinin ve damadının önerdiği ‘Gazze’ projesinden söz ediyor. Modeli anlatırken, İsrail’in kurulmasının ve yıllar içinde genişlemesinin adını koymuş oldu: Uzun vadeli sahiplik pozisyonu.

 

Bir haymatlos

Yaptıklarını delilik olarak görsek de Trump’ı anlayabiliriz. Trump ‘vatan’ duygusunu hiç tatmamış. ‘Vatan’ı olmamış Trump’ın. ABD’yi ‘vatan’ı olarak değil, güçlü doları, güçlü ordusu olan, yüksek millî gelire sahip iri bir ülke olarak tanımlıyor. 

Gazzelinin enkaza dönmüş mahallesine, yanmış yıkılmış evine bakarken hissettiklerini anlamıyor. İçinde bir his kıpırdamıyor, bir düşünce tomurcuklanmıyor. 

Gazzelilerin kuzeye yürüyüşlerini, vatanlarıyla konuşmalarını çılgınlık kabul ediyor. “Belki bir anlamı vardır da ben bilmiyorumdur.” bile diyemiyor. Tam bir boşluk.

Toprağın arsa olarak fiyatını biliyor da ‘vatan’ olarak değerini bilmiyor. Dünyayı ele geçirmiş gibi kostaklansa da ‘vatansız’ biri. Dünyayı versen yetinmeyecek, dünyayı yese, sınırsızca semirse de doymayacak, zavallı bir adam Trump.

Kim?

Gazze ile ilgili söyledikleriyle Trump, dünya kamuoyunu yoklamış olabilir. Dünyayı çılgınlıklarına alıştırıyor olabilir. “Biz ateşkesi neden imzaladık?”, “Ne kazandık?” sorusuyla sarsılan Netanhayu kabinesini kurtarmak için kısa vadeli berbat bir manevra yapmış da olabilir.

Hangisi olursa olsun Trump’ın saçmalama kapasitesini görmüş olduk. Peki Trump, ‘vatan’ kavramını kimden öğrenecek?

Gazze’ye bakabilmiş olsaydı, bugüne kadar öğrenmiş olurdu. Öğrenmese de en azından duracağı yeri bilirdi.

Yemin töreninde, arkasında sıralanan dijital teknoloji şirketlerinin patronları, kripto paracılardan mı öğrenecek? Müesses nizam mı yoksa Amerikan kamuoyu mu öğretecek?

Bir de şu var; bir kavram tek başına var olmaz. Anlam haritasında, yanındaki, yöresindeki, onunla birlikte var olan, onu besleyen, ondan beslenen, onunla akraba kavramlarla birlikte var olur ve yaşar. Dolayısıyla kavramlar, tek başlarına var olmadıkları gibi, tek başlarına yok da olmazlar. Öyleyse; Trump’ta başka bazı kavramlar da eksik! ABD’yi dört yıl işte ‘bu kafa’ yönetecek.