Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından 1773 tarihinde kurulan Mühendishane-i Bahr-i Hümayün, yani Deniz Harp Okulu, yeniden camisine kavuşmaktadır. Tuzla’da bulunan okul ile birlikte Heybeliada’da bulunan kampüste de cami çalışmaları başlamıştır. Allah, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar’dan ve emeği geçen diğer yetkililerden razı olsun.
Benimde üye olduğum İstanbul Çevre, Kültür ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği (İSTED) bu konuda defalarca girişimlerde bulunmuştur. Tarihi eser niteliğinde olan Heybeliada Deniz Harp Okulu Camisinin ihya edilmesi için yıllar önce eski fotoğrafları incelenip kadastro kayıtlarını tarayarak çalışma başlatılmıştı. Nihayet 5 No’lu Koruma Kurulu, Bahriye Mektebi Camisi’ni “eski eser” olarak tescilledi.
İSTED Başkanı Erhan Sarışın, başvuruların yapılıp caminin tescil edilmesinin ardından Deniz Kuvvetleri’ne “gereğini yapın” şeklinde bildiride bulunmuştu. İki gün önce de bana cami inşaatının başladığına dair resimleri gönderdi. Allah bu değerli kardeşimizden de razı olsun.
Tam 25 yıldan beri mezun olduğum bu askeri okula cami yapılması için yazılar yazıyorum. Çünkü askeri okullarda ibadethane olmaması çok ciddi bir sorundur. Günde beş vakit ve haftada bir gün Cuma namazının kılınması her Müslüman için farz olan bir ibadettir. Bu nedenle merdiven altlarında, kalorifer dairelerinde ve dahi nice sağlıksız ve kötü ortamlarda boynumun borcu olan namazımı kılmaya çalıştım. Fakat öğrenci iken bir defa dahi Cuma namazını kılma imkânım olmadı. Gören Komünist Çin veya Sovyet Rusya’da okuduğumu zannedecek. Hâlbuki İslam’ın en muzaffer ordusu olan Türk Milletinin bahriye okulunda eğitim görüyordum.
Yazmış olduğum onlarca yazının da etkisi olmuştur, kim bilir! Bu maksatla Erdoğan hükümetine ve önceki iktidarlara defalarca çağrıda bulunmuş hatta dilekçe ile müracaatta bulunmuştum. Sonunda askeri okullarda ibadet yerinin gerekli olduğu anlaşılmış ve Milli Savunma Bakanlığına gerekli talimatlar verilmişti. Zira dünyadaki bütün askeri okullarda ibadet yeri bulunmaktadır. Annapolis’te Amerikan Deniz Harp Okulu’nun birebir kopyası olan ve 1985 yılında eğitime açılan Tuzla’daki Bahriye Mektebinde cami için ayrılan bölüm boş kalmıştı.
En sonunda 2021 yılında Toplu Konut İdaresi Başkanlığının (TOKİ), Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) bünyesinde yer alan 3 harp okuluna cami inşa edeceği kararı çıkarıldı. TOKİ, Ankara Çankaya’daki Kara Harp Okulu’nda, İstanbul Tuzla’daki Deniz Harp Okulu’nda, Bakırköy’deki Hava Harp Okulu’nda birer adet cami inşa etmek için ihale düzenlemiş ve cami yapımına karşı çıkan askeri bürokratların engellemelerine bir son verilmişti.
7 Mayıs 2021 tarihinde gerçekleştirilecek ihale kapsamında Tuzla’daki Deniz Harp Okulu ile Yeşilköy’deki Hava Harp Okulu’ndaki cami yaklaşık 900 metrekarelik alana, Ankara’daki Kara Harp Okulu’ndaki cami ise yaklaşık 700 metrekarelik bir alana inşa edilmesi kararlaştırılmıştı. Aradan geçen onca engellemeden sonra 2022 yılının ortasında camii inşaatları başlamıştır.
Ayrıca Ankara Sincan’daki Şehit Üsteğmen Hasan Şahan Kışlası’nda demiryolu hattı üzerinde bulunan ve yıkılacak olan caminin yerine de yeni cami ihya edilmesi kararı da çıkarılmıştır. İstanbul’daki Hava ve Deniz harp okullarında yapılacak camilerin etrafına erguvan ağaçları dikilerek ibadethane için gerekli özenin gösterilmesi de istenilmiştir.
Bu güzel gelişmelerin önemini anlamak için şu hususun bilinmesini isterim. Askeri okul öğrencisi iken İslami değerler konusunda çok kötü bir anlayış vardı. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştiren cunta rejimleri, adeta Müslümanlara savaş açmıştı. Askeri okulda okuyup da namaz kılan öğrencilere açık bir şekilde baskı yapılarak ibadetlerini yapmaları engelleniyordu. Buna direnen öğrenciler ise acımasızca okullardan atılıp ağır bir borç senedi ile cezalandırılıyorlardı.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETO) bu durumu fırsata çevirmiş darbeci askerlerin yaptığı bu kanun dışı uygulamalar yüzünden “ima ile namaz” ve oruç gibi ibadetlerin terk edilebileceğine dair uyduruk fetvalar ile büyük bir tahribata yol açmıştı. 15 Temmuz 2016’da ABD’nin güdümünde yapılan askeri darbe teşebbüsü; bu dinsizleştirme operasyonun ne derece ileri boyutlara ulaştığının bir kanıtı olmuştur.
Askeri okullarda Osmanlı zamanından beri mevcut olan camiler sırf CHP yöneticileri istedi diye yıkılmaya başlamıştı. Nitekim 1930 yılında Deniz Harp Okulu camisi yıkılmıştı. O günden bugüne kadar tam 92 yıldan beri bu okulda Cuma namazı kılınamamaktadır.
İşin daha acı olan tarafı ise şudur: Mistik bir Yahudi tarikatı olan Sabetaycıların her yılın 22 Mart günü uyguladıkları “Kuzu Gecesi” ayinleri, istisnasız olarak her yıldönümünde Deniz Harp Okulunda uygulanırdı. Eğitim gördüğüm 4 yıl boyunca her Kuzu gecesinde okulumuza ses sanatçıları gelir; “özel akşam yemeği” ziyafeti ile birlikte çeşitli eğlenceler yapılırdı.
Kuzu gecesine karşı değilim. Yahudi dininin en önemli günlerinden biri olan bu gecede yapılan dini ritüellere de itirazım yok. Fakat bir Müslüman olarak askeri okullarda Cuma namazı kılınmaması; beni çok rahatsız etmektedir. Bir an önce bu camii inşaatlarının bitirilip askeri okul öğrencilerinin de özgür bir biçimde fişlenip tehdit edilmeden; ibadetlerini yapabilecekleri ortamın sağlanmasını dört gözle bekliyorum. Bizler bu imkândan mahrum kaldık. Hiç olmaz ise evlatlarımıza yapılan bu zulüm bitsin artık, vesselam…