Son dönemlerde toksik ebeveynlik kavramı sıklıkla gündeme geliyor. Ancak bu kavram, sadece bir ebeveynin çocuğuna zarar vermesi anlamına gelmiyor. İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü'nden Dr. Ayşe Su Kocayörük'e göre, Türkiye'de çocukların yüzde 20 ila 30'u toksik ebeveynlerden etkileniyor.
Bu durumun en belirgin sonuçlarından biri ise depresyon. Depresyon hastalarının yarısından fazlası travmatik çocukluk deneyimleri yaşamış. Türkiye için de benzer bir tablo söz konusu.
Toksinin Kaynağı: Aile İçi İlişkiler
Toksik ebeveynlik, ebeveynlerin çocuklarına olan sevgi ve ilgilerini yanlış yöntemlerle ifade etmelerini içeriyor. Dr. Kocayörük'e göre, bu tarz davranışlar genellikle aile içindeki ilişkilerin kalıplarından kaynaklanıyor. Özellikle ailelerin kendi çocukluk deneyimleri, çocuklarına olan yaklaşımlarını şekillendiriyor. Bu nedenle, çözümü suçlamak yerine bulmaya odaklanmak daha önemli.
Toksinin Belirtileri: Nelerdir?
Toksik ebeveynlik davranışlarını tanımlamak için bazı belirtiler var. Bunlar arasında çocuğu küçümsemek, aşağılamak, sürekli eleştirmek, sınırları aşmak ve çocuğu bir birey olarak kabul etmemek gibi davranışlar bulunuyor. Örneğin, bir toksik ebeveyn, çocuğun 99 aldığı bir sınavda neden 100 almadığını sorgulayabilir. Bu durum, çocuğun sürekli bir baskı altında hissetmesine neden olur.
Tedavi ve Öneriler: İyileşme Yolları
Dr. Kocayörük, bu durumun tedavisinde terapistlerin önemli bir rol oynadığını belirtiyor. Ancak en önemlisi, bireylerin kendi davranışlarının farkında olması gerekiyor. Çünkü sevgi ve saygı eksikliği yaşayan çocuklar, kendilerini geliştirmekte zorlanır ve genellikle dünyaya olumsuz bir bakış açısıyla yaklaşırlar. Bu nedenle, aile içinde açık iletişim kurulmalı ve çocukların ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Aileler, çocuklarını olduğu gibi kabul edip kendi sınırlarını çizmelidir. Bu sayede, çocuklar da kendi benliklerini bulabilir ve sağlıklı ilişkiler kurabilirler.
Toksik ebeveynlik sadece çocukları değil, aynı zamanda toplumu da etkileyen ciddi bir sorundur. Ancak bu sorunu çözmek için öncelikle farkındalık yaratmak ve sağlıklı ilişki modelleri oluşturmak gerekiyor.