Bediüzzaman Said Nursi’nin dile getirdiği üzere Malikiyet ve Serbestiyet Devri, efendi ile uşak arasındaki ilişkiyi ortadan kaldıracak bir nitelik göstermektedir. Modern kölelik adı verilen ücretli sistemin büyük ölçüde kaldırılması sayesinde insanlık; kapitalizmin yıpratıcı çarklarından kurtulabilme istidadı göstermektedir.
Kölelik döneminin ortadan kalktığı, her insanın kendi işinin sahibi olabildiği ve özgürlüğün alabildiğince genişlediği bir devrin; kapitalizm değil ancak Malikiyet ve Serbestiyet Devri olabileceği bugün tartışılan ve kabul edilebilir bir konu haline gelmiştir.
Kapitalizm sonrası devir; özel mülkiyeti, bilgi ve teknolojinin sınırsız paylaşımını ve bireyin kendisini özgürce ifade etmesini gerektirmektedir. Ücretli çalışmanın yerine özel mülkiyete dayalı ve özgürlüğün ön plana çıktığı ortak çalışma usulleri ön plana çıkmaktadır. Cemil Ertem’in dediği gibi “Malikiyet ve Serbestiyet Devri bütünüyle eksiksiz bir kapitalizm sonrası nizamdır ve üstelik hayalî değil uygulanabilir özellikler” taşımaktadır.
İnsanlık âlemi gerek sosyal gerekse siyasi yaşayış ve kabulleri noktasında serbestiyet, malikiyet, hürriyet, cumhuriyet, hukukun üstünlüğü, temel ferdi hakların sağlanması istikametinde kararlı adımlarla yol almaktadır. İnsanların çoğunluğu kölelik ve esirliği çağ dışı bulup temelden reddederken artık sınırlı bir maaşa mahkûm olmayı da kolay kolay kabullenememekte ve benimseyememektedir. En azından çalıştığı iş yerinin ya ortağı ve hissedarı olmak istemekte ya da iş performansına uygun şekilde pirim talep etmektedir.
Sosyal ve iktisadi hayat noktasında durum böyle olduğu gibi siyasi yönden de hürriyet ve serbestiyet, yükselen değerler listesinin en üst sırasına doğru çok güçlü hamleler yapmaktadır. Bütün bunlar malikiyet ve serbestiyete dayalı bir sosyal hayat tarzına kuvvet vermektedir.
Batı dünyasının kuvvetliyi haklı gören, savaşla yaşamayı benimsemiş, menfaate dayalı, heves, heva, ekonomik ve sosyal baskı üzerine bina edilmiş medeniyeti çökmek üzeredir. İnsan haklarını esas alan ve özgürlüklere önem veren bir insanlık algısının yakın zamanda üstün geleceği bir dönem ortaya çıkmıştır. Zira dünya ve zaman doğrusal bir çizgi üzerinde devam etmiyor aksine bir daire şeklinde yani mevsimler gibi hareket etmektedir.
Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi; insanlığın dahi bir sabahı, bir baharı olacak, inşaallah. İslâm hakikatlarının güneşi ile genel barış ve huzurun dairesinde hakikî medeniyeti görmeyi rahmet-i İlâhiye’den bekleyebiliriz.