Asırlardır bu topraklarda oynanan oyunlar…
Asırlardır bir kin bir düşmanlık kavramı bu sol kolun sağ kola olan mücadelesi…
Sol koldan sağ kola bir baskıcı fikir ruhu…
Arlanmaz utanmaz bazı toplumlar dininizi değişin size kucak açalım… İğrenç teklifler! Bu mücadeledeki baskının en büyük cevaplarından biri sağ kolu kırdılar, lakin o siyah kan yavaş yavaş gövdeye dağılıyor… Önüne alınmaz bir akım ve hızla bazı zaferler yenilgiyle de sonuçlanabilir. Sağ kol kırılmış bükülmüş olsa da sol kol o kadar sağlam değil.
Günümüz bilgi cağında artık eskisi gibi her şey saklı kalamıyor… Teknoloji bilim arttıkça insanların araştırma inceleme ve merak Güdüleri iyice arttı. Dünyada ne kadar kötü insan olsa da bir o kadarda merhametli yürekleri yufka insaflı insanlar var. Çok güçlülerin bazıları kendilerini gizlerler, sadece seslerini duyururlar. Öyle bir haykırışları vardır ki taa sol kolun bileğinden sağ kolun tırnak uçlarına kadar duyulur. Bu ses bir serum gibi yayılır vücuda. O katılaşmış kalpler yumuşar… O kan vücuda yayılır yolunu bulur!
Kimi bir sahile yüzü koyu uzansa, kimi çelme takılıp yere düşürülse de bunlar bazen bir zafere dönüşür. Kırılan kalp son bulan nefes bazen başka aydınlıkları getirir ve yangı olur kulaklarda… Bir çocuğu seven ve onu mutlu eden süvariler görürsünüz. Hayranlık oluşturan çoook uzaklarda umut arayan çaresiz, yorgun, korkulu gözlerde bir tebessüm yaratır.
Aslında birini yere düşürmek isteyen kendisi düşer! O kişiyi düşürdüğünü sanır fakat kendi yerlerde gezinir… Bazen serum olur ağıran vücutta, yavaş yavaş topuklarına kadar bir hafiflik hissedersin… Ne kadar geç kalan bir adalet diye haykırsan bile aslında hiç bir şey için geç değildir. Eğer zafer varsa sonunda her yere düşürüldüğünde kalkıp koşanlardır büyük zaferlere ulaşanlar. Mücadele vermektir… Bazen bataklığın kurumasını beklemektense kurtulmak için çareler üretmek lazım. Sen her şeye rağmen duvarını doğrulukla ör ve sevgiyle sıva. Boyası kardeşlik olsun. Çatısını ahlakla ört ki içinde huzurlu ve güvenli yaşa. Bu evlerde yaşayanlar hep güven huzur ve mutlu yaşamakta. Aydınlığın sana doğmasını bekleme bazen de sen aydınlığa koş… Her ne kadar koştuğun yolda belki kötüler başlangıçta kazanıyor olabilir, İyiler de kaybediyor görünebilir. Ancak sonuca bakınca iyilerin kazandığı görülecektir. Bunu Rabbimiz bizlere vadediyor… Hz. İbrahim (as) ile Nemrud’un hali bizim için güzel bir örnektir. Nemrud başta kazansa da netice de ebedi kaybedenlerden oldu. Sabır ve sükûnet ile yaşayanlar huzura erip en büyük mükafatlara ulaştılar.
Eğer zannedildiği gibi musibet mutlaka kötü bir şey olsaydı, o zaman Allah en sevdiği kullarına bela ve musibetleri vermezdi. Bunun en büyük örneği Efendimiz (sav) oluğunu birçoğumuz bilmekte.
Barış demokrasi ve insanlık naraları atanlar en büyük yıkımları, en büyük katliamları yapıyor. Aylan bebekler her gecen gün çoğalıyor! İnsanlık azaldıkça ölümler çoğalıyor! Uzak denizlerde bir umut ışığı arayanlar aslında geldikleri yerden pek farksız değiller. Bir karanlıktan kaçıp başka bir karanlığın içine düşüyorlar…
Dünya gündeminde sevgi ve merhamet kareleriyle süslenmiş zülüm, açlık ve umutsuzluk ne kadar uzağa giderse gitsin her gittiği yerde mutlaka önüne bir tel örgü çekilir. İster sınırda ister dışarda mutlaka bir tel örgü konulur önüne. İster sırtı ısınsın, ister karnı bir sıcak çorba görsün, mutlaka o tel örgü konulacak önüne… Her fırsatta yere yıkılacaksın başkaları tarafından… Kendinin ve elindekinin değerini bileceksin… Düşmeye düşürülmeye alışacaksın… Dünyaya bir tel örgünün arkasından bakmayı öğreneceksin…
Ne söylediğin şarkılar sana bir haz verecek, ne de öğrendiğin güzel haber ve komik şeyler seni güldürmeyecek.
Her şeyini elinden alan insanların ağızlarından ”NE OLACAK BU İNSANLAR” sözleri duyacaksın. Sanki umurlarındaymış!
Şartlar koşacaklar yaşaman için… Her bir nefesin için bir şart koşacaklar! Ta ki yere yıkılıp ayağa kalkamayacak hale gelinceye kadar. Bir gün yere yıkılınca resmin çıkacak küçük bir manşetle… Sonra da Üzüntü duyduklarını ve o kareden çok etkilendiklerini açıklayacaklar…
Birçok insan senin gibi gelecek, birçoğu ya yolun yarısında yahut o tel örgülerin arkasında yere yıkılacak… Birçoğu da ya ayağa kalkacak yahut bir kıyıda cansız bedeniyle uzanacak…
Bu bir ayakta kalma mücadelesi. Ayakta kalan kazanır… Birçoğunu da yere yıkarlar! Kimi eskisinden daha güçlü kalkar, kimi sekteler…
SEN AYAKTA DURMAYA GAYRET GÖSTER Kİ, SENİ YERE YIKMAYA ÇALIŞANLAR BELKİ BİR GÜN USANIRLAR!
AMA ÇOK DİKKATLİ YÜRÜ Kİ ÖNÜNE BİR ENGEL ÇIKABİLİR…
YERE YIKILABİLİRSİN…
ONLARDA AÇIKLAMA ÇOK!
SENİN HİÇ BİR AÇIKLAMAN YOK…