85 milyon olarak hepimizin müşteki olduğu Narin kızımızın davası, hukuk tarihimizde eşi benzeri görülmemiş bir yargılamaya adını yazdırdı. Ara bile verilmeden yaklaşık 12 saat süren ve dört gün devam eden duruşmalarda beklenen itiraflar gelmedi.
Öncelikle bir hukukçu olarak Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ramazan Dündar, ismini bilmediğim çok kıymetli üye hâkimler ve duruşma savcımıza teşekkürü borç bilirim.
Köyünden ayrılan Narin, geride bıraktığı arkadaşları ve oynayamadığı körebe oyunlarını hatırladıkça hüzünlenirken ailesinin ihanetini gördükçe daha da üzülüyordur. Ancak Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren’in, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile diğer barolar adına mücadele eden meslektaşlarımın gayreti, ona bir nebze huzur veriyordur. Onların çabalarını gördüğünde, pembe yanaklarına yeniden tebessüm geldiğine inanıyorum.
Davanın seyri esnasında duruşmanın safahatını ve gelişmeleri her dakika aktaran yerel basın mensuplarına ve ulusal basınımıza da ayrıca minnettarız.
Duruşma başladıktan sonra mahkeme huzurunda önce sanıklar, ardından tanıklar beyanda bulundukça basın ve kamuoyu sanıklardan birinin ikrar etmesini veya tanıklardan birinin itirafta bulunmasını bekledi. İkrar, yani "Ben öldürdüm." diyen bir sanığın ortaya çıkması ya da ifadesi. alınanlardan birinin önceki beyanını kabul ederek Nevzat Bahtiyar’ın ifadesini teyit eden bir itirafta bulunması bekleniyordu; ancak bu gerçekleşmedi.
Öncelikle şunu ifade edelim: Ceza yargılamasında inkâr, ikrar veya itiraf tek başına bir anlam ifade etmez. Yani bir kişinin çıkıp "Ben 10 kişiyi öldürdüm." demesi onu katil yapmaz; aynı şekilde bir kişinin öldürdüğü hâlde "10 kişiyi öldürmedim." diyerek inkâr etmesi de beraat kararı getirmez. İtiraf edenin mahkûm edilmesi için ölmüş 10 kişinin varlığına ve bu ölümlerle itiraf eden arasında illiyet bağı kuracak, maddi delil ve hakikate ihtiyaç vardır.
Narin dosyasına baktığımızda, dört sanığın mahkûmiyetine yetecek derecede ve sanıkları asli iştirak dâhilinde, asli fail ve şerik olarak cinayet işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesi ve kuvvetli delil mevcut. Amcanın arabasındaki Narin’e ait tükürük ve idrar DNA’sı, aynı gün altı kişinin WhatsApp mesajlarını silmesi, hepsinin cep telefonlarının 100 metrelik bir alanda aynı anda sinyal vermesi, daraltılmış baz istasyonu ve HTS kayıtları, kuvvetli delil niteliğindedir.
Peki, bu kadar apaçık yalanlara Güranlar neden böyle davranıyor diye sorulursa, şunu söylemek gerekir: Bu tür kapalı devre, feodal aile yapılarında, eğer ortada despot bir muhtar amca figürü hâkimiyet kurmuşsa o ailenin çözülmesini ya da itiraf beklemesini istemek yanlış olur. Şu an tüm ailenin çabası, Narin’in ruhuna huzur vermekten çok, soyadlarının yasak bir ilişki ile ömür boyu anılmasını engellemeye yöneliktir. Güran ailesi, Enes’e sekiz avukat, anne Yüksel’e ise dokuz avukat tahsis etmiş durumda. Çapraz sorgu ve sorularla çözülmeye en açık, en zayıf halkaların, ağabey Enes ve anne Yüksel olduğunu biliyorlar ve bu nedenle onları yüzde 100 kontrol altına almak istiyorlar.
Her ne kadar soğukkanlı şekilde bir çocuk bedenini taşıyıp gömen Nevzat Bahtiyar’a öfkemiz olsa da duruşmadaki soğukkanlı ve kendinden emin tavrı, doğruyu söylediği içindir. İlk ifadesinde, Narin’in cansız bedenini dışarıda amca Salim’den aldığını söyleyen Bahtiyar, daha sonra ifadesini değiştirerek "Narin’i odada yerde yatarken gördüm, Salim ve anne Yüksel de oradaydı. Salim, ‘Çocuk Yüksel’le ilişkimizi gördü ve o yüzden öldürdüm.’ dedi." ifadesini kullandı. Bu açıklama, kamuoyunda ve televizyon programlarındaki yorumlarda çelişkili olarak değerlendirildi; ancak aslında burada bir çelişki yok. Nevzat Bahtiyar, bu köyde kendisini adam yerine koyan ve karakterini Salim Güran’a şakşakçılık yaparak kuran biridir. Bu nedenle, başlangıçta Salim’i bu gayriahlaki durumla ifşa etmek istemedi. Anne Yüksel’i ve tüm Güran ailesini de toplum içinde lanetleyecek ve bir çocuğun ölümünden daha ağır gelecek bu ahlaki ilişkinin ifşacısı olmak istemedi. Ancak, faturanın kendisine kesilmek istendiğini fark edince devletin gücünü hissettiği noktada, tüm endişelerini geride bıraktı ve puzzleın son taşını bu şekilde yerine koydu. Şunu unutmayın! Güran ailesi, bugüne kadar sahip oldukları gücün ve varmış gibi gösterilen itibarın devamı için bir Narin değil, beş Narin feda etmeye de hazır.