Pek çok sosyal haktan da mahrum kalmaktadır. Bunların yanında, yerel halk tarafından da tepkiyle karşılanmaktadırlar. Bu gibi Mülteci sorunu şimdi yaşanan bir sorun değil. Fransa, Amerika, İngiltere’nin sömürgesinde bulunan topraklardaki halkı ya göce yahut sefil bir yaşantıya sürüklemiş!
Şöyle bir dönüp geriye baktığımızda, Irak ve Afganistan, Filistin, Suriye, Mısır Başta olmak üzere şu an birçok güçlü Devletlerin ve İşid gibi birçok gruplar o topraklardan petrolden daha çok Müslüman kanı ile besleniyor! Çeşitli ülkelere umut yolculuğuna çıkanların hazin sonlarını görüyoruz…
Ortadoğu’da yaşanan bu hazin Tablo komşu ülkelere de başta ülkemiz olmak üzere yavaş yavaş sıçrıyor. Dün ellerinden her şeylerini alan Avrupa Göstermelik olsa bile bazı şartlar dâhilinde kalanları geri çeviriyor. Kıyıya vuran onca ceset diğerlerinin kapısını araladı. Bu ne acılı bir hüzünlü tablo… Birileri yere düşürülmeli yahut birilerinin cansız bedenleri kıyıya vurmalı ki insanlığın gözü açılsın! Birçok küçük bedenlerin hayalleri yollarda kayboluyor… Asırlardır dünyayı sömüren bazı güçlü devletler geride bıraktığı onca mülteciyi ya kendi ağır işlerinde ya insan tüccarlarına ya da organ mafyası veya ıssız bir çöl ortasında akbabalara yem olarak üzeri örtülü şekilde…
Tarih de unutturdu. Şu an Ortadoğu’da yaşayan her bireyin yaşamı bir namlunun uçunda… Bir yandan petrol çıkıyor silah giriyor… Endişeli bir yaşam, kovalamaca. Avcı ve av her gün öldürülen masum canların birçoğu kayıtsız! Çünkü o topraklarda canın hiçbir değeri yok!
1980’li yıllarda Irak’la İran arasındaki dehşet verici savaş, daha sonrasında İsrail’in 1982’de Lübnan’ı işgal etmesi ve 1991’de ABD yönetiminde Irak’a karşı savaşı… Ardından İsrail’in Filistin’e petrol zenginliğinin, kana dönüştüğünü görüyordu.18 Eylül’e kadar İsrail’le ittifak yapan Falanjistler, Sabra ve Şatilla kamplarında yüzlerce Filistinliyi öldürdü. Petrol zenginliğinin kana ve büyük oyunların başlangıç süresi denilebilir. Gazze Şeridi’nde başlayan barut kokusu kısa sürede Batı Şeria’ya yayıldı.
Protestolar sivil itaatsizlik şekline büründü. Genel grevler düzenlendi, İsrail ürünleri boykot edildi, duvarlara yazılar yazıldı ve yollarda barikatlar kuruldu. Ama uluslararası ilgi toplayan protesto şekli, ağır silahlarla donanmış İsrail askerlerine taş atan Filistinlilerdi… Çok sayıda Filistinli sivil yaşamını yitirdi. 1993’e kadar süren İsrail saldırılarında toplam can kaybı bini aştı.
2002 li yıllara gelindiğinde Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin mülteci kampına girip bölgeyi ele geçirdi. Filistinliler burada bir katliam yapıldığını iddia ettiler. Kendisi de ağır kayıp veren İsrail ordusu ise örgütlü bir direniş ile karşılaştığını belirterek burada sadece 52 Filistinlinin öldüğü konusunda ısrar etti. Lakin Gerçek kaynaklar bu rakamların kat kat üzerinde olduğunu gösteriyordu. 6 yılda 1679 Filistinli öldü. Bu bir soykırım! Fakat bu İsrail’in topraklarına roket atıldığı ve güvenliğine tehdit oluşturduğu bahanesini daha ağır bastırdı.
Afganistan’ı 10 yıl önce bombalamaya başlayan ABD milyonlarca insanı açlık, sefalet, zulüm, işkence ve ölümle dolu bir hayata sürükledi.10 yıllık bilanço 60 binden fazla Afgan öldürüldü, on binlercesi yaralandı. Yalnızca son altı ayda 1500’den fazla sivil öldürüldü. On binlerce Afgan ise savaşın neden olduğu açlık, hastalık, tıbbi yetersizlikler ve mültecilik şartları nedeniyle hayatını kaybetti. Evleri olanlarsa işsizlik, yoksulluk, açlık, su ve giyecek sıkıntısıyla boğuşuyor… Hala ülkenin birçok yerinde canlı bombalar patlamakta ve açlık sağlık sorunları hüküm sürmekte.
Suriye barut kokulu başka bir ülke… 2 yıldır devlet başkanı Beşşar Esad’ın muhalif birliklerle arasında süren şiddetli çatışmalarda 70 bin kişi Hayatını kaybetti. 22 milyon nüfusu olan ülkenin yaklaşık 4 milyon nüfusu yerinden yurdundan oldu. 1.1 milyonluk nüfus Türkiye ağırlıkta olmak üzere komşu ülkelere yerleştirildi. Suriye’de çatışmalar halen devam ediyor. Türk yetkililerin en son açıklamasında 3 milyona yakın Suriyelinin ülkeden ayrılmaya hazırlandığını bildirdi. Ayrıca Rus uçaklarının Humus kırsalında gerçekleştirdiği saldırılarda 50’ye yakın sivilin yaşamını yitirdiği haberi ise ülkedeki büyük kıyım ve yıkımın son açı tablosudur…
Mısır’da Muhammed Mursi’nin darbeye maruz kalmasının ardından ülkede 30 Haziran olayları sonrası 13 Ağustos 2013’e kadar 316 kişinin 14 -16 Ağustos tarihlerinde 2 bin kişinin 17 Ağustos 2013’ten, 12 Ağustos 2015’e kadar da 476 kişi… Acı bilanço; 2 bin 799 kişi yaklaşık 20 binin üzerinde Müslüman Kardeşler taraftarı da hapishanelerde tutuklu bulunuyor. Dünya gündemine duyurulmasa da darbe yönetimi ile Mursi taraftarları arasında halen çatışmalar ülkenin bazı bölgelerinde sürüyor ve tutuklamalar devam ediyor… Ortadoğu’da bunca büyük katliamlar yaşanırken Batı hala gündemi farklı yerlere yönlendirip bu açı Blancoların üzerini örtmekte… Bu Topraklarda Şiddet Gün geçtikçe daha üst seviyelere, ölümler daha fazlalaşmakta…
Yapılan çalışalar bölge halkını iyileştirmeden daha çok zarara uğratmakta ve oluşan gruplar başta İŞİD olmak üzere bu toprakları yaşanmaz hale getirmekte…
Adına İslami cihat koydukları fakat hiçbir yöntemi İslam’la bağdaşmayan bu yapı bu topraklar ve komşu ülkeler için ayrı bir tehdit unsuru…
BU TOPRAKLARDA ÖLÜM KORKUSUNUN BARUT KOKUSUNUN BOMBA GÜRÜLTÜSÜNÜN OLMADIĞI BİR GÜN DUYAMAZSINIZ!