Hasretle bekliyoruz yağmanı, sularımız çoğalacak, hastalıklar üstüne yağıp bütün mikropları öldüreceksin. Çocukların çığlıkları penceremizden evlere dolacak. Beni de yine halden hale sokacaksın. Kar sen ne güzelsin gözlerimi ışıldatacak parlaklığın, içim başka bir huzur dolacak. Camlara koca kartoplarını atıp bütün mahalleyi peşimizden koşturduğumuz günleri hatırlatacaksın. Burnumuz kıpkırmızı sümüklerimiz aka aka bir düşüp bir kalkışlarımız sonra bol tarçınlı sahleplerimiz gelecek aklıma. Yalancı kızağımız muşambalarımıza ne demeli, hangi çoçuk kaydı üzerinde yanında kimler çekiştirdi onu. Ah canım kar pırıl pırıl mis kokulu kar. Her yaştan insanı çocuk yapan yüreği pır pır edip eskilere daldıran kar. Masumiyetin tek bana mı senin. Kimilerini dağ yamaçlarında bıraktın, kimileri dondu soğuğundan ama yine de çok sevildin. Beyazsın ondan mı, sessizsin ondan mı, yoksa çok özlem dolusun ondan mı. Eriyeceğini bile bile özene bezene saatlerce uğraşıp kardanadam yapmayı nasıl öğrettin bize. Kimden çıktı bu fikir. Ne büyük hayal gücü zeytin, havuç, süpürge bir de atkıyla bere. Koca koca yuvarlaklar yapıp süsleyip püsleyip bir de sırayla nöbet tutmak, ah ne güzeldi, yağ artık kar bak burnumun direği sızladı. Bendeniz kar yağınca camımın önüne küçücük de olsa bir kardanadam yaparım. Gecenin bir vaktide olsa bütün mahalle sokağa dökülür büyük küçük herkes cümbür cemaat benim kardanadamımı izler ve düşe kalka koşturmaca başlar, taş gibi yapılan karlar yüze isabet ederse fena acıtır, başıma çok gelmiştir çocukluğumda, hırslanır çığlık atardım bir de üstüne üstlük, yüzümüz ellerimiz kıpkırmızı olana kadar saatlerce koştururduk nasıl bir enerjiyse. Bazen de savaşa dönüşürdü her yer, kafamızı sıyıran kartoplarıyla gözlerimiz yanana kadar oynar oynar dururduk. Karın en komik tarafıda yolların buz tuttuğu andır düşen düşene öyle bir komiğime giderki bir türlü tutamam kendimi, kahkahalara boğulurum, aynısını kendi başıma gelince de yaparım yanlış anlamayın elimde değil. Hele koca insanların kayarak düşmesi tam filmlik olur. Allah korusun da bizler artık karda yürüyemeyecek çağa geldik bir kenarda oturalımda gençleri ve çocukları izleyelim fazla maceraya gerek yok bizim arkamızdan gülen çok olur. Sıra onlarda sokaklardaki, arabalardaki karları onlara bırakalım ve ne yapalım şu güzel kar üstüne bir teneke koyup içine ateş yakıp şiir okuyalım karlar sizin şiirler bizim olsun, hem de Ahmet Muhip Dıranas dan.
Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze inceden
Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu’dan
Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!
Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni uyanamam
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram
Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır tek, tenha bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın...