Off off hobi dünyası varda fobi dünyası yok mu öyle de var ki girip de çıkabilene aşkolsun. Dünyayı başıma yıkıp hayatımı cehenneme çeviriyor, hayatta hiç bir şeyi kıskanmadım vurdum duymaz insanları kıskandığım kadar bir elinde cımbız, bir elinde ayna ya da ağzında sakız gevrek gevrek çiğniyor kesin gözünüzde canlandırdınız, hayat onlara daha mı güzel ki acaba. Bir de çekim yasası diye birşey de var korktuklarım hep başıma geliyor.
Asansöre binemem, uçağa binemem bir de üstüne hastalık hastasıyım eee nasıl geçecek bu hayat zehir zıkkım Allah sizi inandırsın. içimi size döküyorum da rahatlıyorum az biraz. Beyine ne söylersen ona inanıyormuş bir de bunu öğrendim şimdi, bildiğiniz ilkel yani ne komut verirsen inanıyormuş cahil, muhakeme gücü de yok. Her sabah ben mutluyum diye uyanıyorum ama nerede, gereksiz bir telefonla her şey geriye sarıyor ve yine aynı ben, yanımdakileri de bıktırdım usandırdım.
Bakın bu korkular nerden geldi başıma söyleyeyim gülmeyin sakın, o gün bu gündür kapalı alana giremiyorum, yıllar önce biz dört kafadar arkadaş Kapadokya ya peri bacalarına gittik. Dört kafadardan biri eşim olur. Yeraltı şehirlerini gezelim görelim bakalım insanlar nasıl yaşamış bir empati kuralım dedik, öyle de bir empati kurduk ki akıllara zarar.
Girişte bilet alacağız oldukçada keyifliyiz, görevli bize baktı hepimiz maşallah hem enine hem boyuna hele birimiz kapılardan zor sığıyor. Görevli bir kez daha baktı tansiyonunuz filan varmı diye sorup sağlık kontrolü yapıyor. Biz sağlıklı olduğumuzu söyledik eminmisiniz dedi, ben pirelendim tabi gelin vazgeçelim dedim, kapılardan sığmayan arkadaşcığım bir an kompleksle niye gezemezmiyiz yani herkes nasıl gidiyor ben de giderim dedi, biz de iyi peki dedik, önde bize yolu gösteren görevli oldukça kıvrak kurbağa gibi yürümeye başladı, o daracık mağaraların içine girdi biz de arkasından, geri dönmek istesek asla dönemiyoruz tabi, dar bir tünel ve aklı şaşmış dört kafadar, önümde arkamda birisi, biz de yürüyoruz, benim nefes daraldı birden gözlerimi kapadım, sesim çıkmıyor ama yoluma devam ediyorum geri dönüş yok zaten bildiğiniz mezarın içindeyiz, üzerimizde topraklar neyse ilk katı geçtik, geniş bir salon antik şehiri anlatıyorlar ama benim kulaklarım hiçbir şey duymuyor.
Kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum, kafamı kaldırdım yanımdakilere bakayım diye bir de ne göreyim, bizim tombik ter içinde, etrafında insanlar gençlerde dalga geçiyor. Abi ya sen burda mı yaşıyorsun diye, yani o tüneli geçtiğine kimse inanamadı. Ben zangır zangır titriyorum, burda kaldık nasıl çıkacağız diye. Besmele çektik önde ben, tüneli geçmeye karar verdik, mecburuz bizi oradan kimsede kurtaramaz ya çıkacağız ya da orda yaşayacağız başka çaresi yok.
Gözlerimi kapattım, kapatmasamda olacak bir şey yok heryer zifiri karanlık benimkisi rahatlamak babında yani. Kurbağalama yürüyoruz ben çok cesurum ya, herkesin isimlerini tekrarlıyorum ha gayret az kaldı diye sesleniyorum ama bayılmama ramak kaldı birine birşey olacak diye, nihayet ışığı gördüm ve çıktık hepimiz birden yere yapıştık ağlıyoruz tövbeler tövbesi bir daha böyle bir maceraya atılmak mı asla.
Anlayacağınız bu kötü tecrübeden sonra bana bir haller oldu kapalı alana giremiyorum es kaza girmek zorunda kalsamda bir dakika bana bir yıl gibi geliyor, benden size tavsiye boş maceralara atılmaya gerek yok heleki yaş kemale erdiyse bana da dua edin de şu fobilerimden kurtulayım yoksa halim nice olacak ben evim de oturup en iyisi çay içeyim ülkemin güzelliklerini de resimlerden görürüm artık, Rabbim tez şifa şu garip kuluna...