Yenidoğan bebekleri öldürerek para kazanan çete, bugüne dek görülmüş en iğrenç sağlık skandalı olabilir.

Gözlerini kırpmadan bebek öldüren sözde doktorlar, hemşireler. Bu işe dâhil olmuş hastaneler, kurumlar. Ölen bebekler üzerinden devletten çalınan paralar. İşin üstüne giden savcıyı tehdit… Soruşturma ilerledikçe kim bilir daha ne pislikler çıkacak ortaya.

Olayın içinde o kadar korkunç göstergeler var ki... Çete üyelerinin her biri bir siyasi partinin kapısına dadanmış. Belli ki hem siyasette hem bürokraside iş birliği yaptıkları kişiler var. Zaten savcıyı tehdit etmeye kalkanlardan biri de “Elimiz kolumuz uzun.” diyordu. Belli ki devlet bu ahlaksızlara pabuç bırakmadı. Şimdi o ilişkiler nelermiş, bu soysuz tezgâhtan kimler nemalanıyormuş bir bir onların da dökülmesini bekliyoruz.

Savcıyı tehdit eden kişinin, “Bunlar sahalı, külahlı adamlar, her şeyi yaparlar. Üç beş kuruşa birini bulup çocuklarını öldürürler.” demesi ise çok önemli. Neden biliyor musunuz? Türkiye’de terör örgütü PKK dışında bu kadar pervasız olabilen, aşiret ilişkileri ile kara parayı, terör ile çeteleşmeyi bu kadar ustaca harmanlayabilen başka bir yapı daha yok.

Nitekim, çetenin elebaşı olarak gösterilen F.S. isimli doktorun, üniversite öğrencisi iken PKK üyeliğinden 12 yıl hapis cezası aldığı biliniyor. Daha sonra Topluma Geri Kazandırma Yasası çerçevesinde cezası iki yıla indirilmiş ve doktorluk yapmaya başlamış. F.S.’nin “aklanması” sürecinde askerlik yaptığı sırada Anayasa Mahkemesi’nin F.S. lehine verdiği bir karar da var.

18-20 yaşlarında olsaydı “jin jiyan azadi” diye slogan atıp diğer üniversite öğrencilerini bıçaklıyor veya lokantalara, belediye otobüslerine molotof atıyor olacaktı. Üniversite yönetimlerimizin ve hukuk sistemimizin şefkatli kanatları altında büyümüş, bebeklerimizi öldürmenin başka bir yolunu bulmuş.

Çetenin elebaşılarından bir başkası ise Esenyurt Belediyesi Sağlık Müdürü. Şaka gibi değil mi? CHP - HDP ortaklığı ile seçilen başkan, doktor bile olmayan bu adamı eliyle koymuş gibi bulmuş ve belediyenin sağlık müdürü yapmış!

Evet, dünyada çocuk öldürmenin türlü çeşitli yolları var ve bu iğrenç işin dünyadaki ustası İsrail, Türkiye’deki ustası PKK’dır. Bu aşağılık çetenin, yeni doğmuş yavrularımızı öldürerek elde ettiği kazancın bir ucunun PKK’ya dayandığına adım gibi eminim. Tıpkı büyük kentlerdeki haraç, tefecilik ve uyuşturucu çetelerinin de sırtını PKK’ya dayaması gibi…

Kimin sözcüsü?

İsrail, Hamas lideri Yahya Sinvar’ı katletti. Tüm mazlumların yüreği kanarken Sözcü, müjde verir gibi bir manşet atmış. Türkiye’deki Batıcı kesimin İsrail hayranlığını biliyoruz, gizlemiyorlar. Ama bağımsızlık mücadelesi veren halklara bu düşmanlıkları akıl alır gibi değil.

Sorsan hepsi Atatürkçü ama Türk İstiklal Harbi'ne dair zerrece fikirleri yok. Yunan Anadolu’yu işgal ettiğinde de Kuvayı Milliye’ye terörist diyorlardı. Kuvayı Milliye komutanları baş terörist ilan edilmiş, haklarında ölüm kararları çıkarılmıştı. Anadolu halkı, toprağına ve namusuna göz diken gâvura karşı savaşmasaydı ne vatan kalırdı ne bayrak ne de şeref.

Bugün Hamas’ın işgalci gâvura karşı mücadelesi ile bizim Kurtuluş Savaşı'mız arasında ne fark var? Yahya Sinvar da kendi ulusunun onurlu bir kahramanı değil mi?

Kökten-Batıcı zavallıların bu gerçeği görmemelerine imkân yok. Mutlaka görüyorlar ama tercihlerini bilinçli olarak böyle yapıyorlar. Çünkü tek ulvi amaçları beyaz efendinin kapısına bağladığı ev zencisi olmak.

1920 senesinde Anadolu halkı işgale karşı direnirken Beyoğlu’nda, Kadıköy’de işgal askerlerine fahişelik yapanlar da vardı. Bugün Hamas’a karşı tutumunuz bunlardan hangisini “atanız” olarak benimsediğiniz ile de ilgilidir.