Bebeğe isim koyma hakkı kimindir? Bir mecliste tanık olduğum bu tartışmanın cevabını merak ettim; İslam hukukuna göre cevabını bildiğim hâlde. Hatta bu konuyla ilgili sert tartışmalar yaşandığını da biliyorum güzel yurdumda. Özellikle yeni evli çiftlerin bu konuda anlaşmazlık yaşadığını hem duydum hem de tanık oldum. Bu durumun sert tartışmalara ve boşanma aşamalarına kadar geldiği de aşikâr.

İslam’da çocuğa isim koyma hakkı babanındır!

İslam'da çocuğa ad seçme ve ad koyma hakkı babaya aittir. Baba ölmüş veya hukuki tasarruflarda bulunmaktan menedilmişse bu hakkı anne kullanır. Doğumundan önce babasını kaybeden Hz. Peygamber'in (s.a.v.) adı annesi tarafından “Muhammed” olarak seçilmiş ve bu ad dedesi tarafından konulmuştur.

Varlıkların birer sembolü demek olan adların ilk defa Allahuaala tarafından Hz. Âdem’e (a.s.) öğretildiği (bk. Sure-i Bakara 2/33) bilinmektedir. İlk yaratılan şeyleri tespite çalışan müfessirler, bu arada adı da söz konusu etmektedirler. Türklerin İslamiyet’i kabulünden önce, animist inançta olmalarının ve tabiatta bazı varlıklara tapınmalarının etkisi ile başlangıçtaki Türk isimleri yırtıcı hayvan, kuş ve dış tesirlere dayanıklı maddelerden seçilmiş, çocuklara Bozkurt, Arslan, Şahin, Doğan, Timur (Demir), Kaya ve Gökhan gibi adlar verilmiştir.

İslâmiyet’ten önceki Araplar da hayatın zorlukları ve özellikle düşman karşısında dayanıklı, güçlü ve cesur olması, düşmanın gönlüne korku salması arzu ve düşüncesiyle çocuklarına Gâlib, Zâlim, Mukâtil (savaşçı), Esed, Leys (arslan), Zi’b (kurt), Hacer (taş), Sahr (kaya) gibi adlar koymuşlardır.

İslami eserlerde çocuğa ad koymanın zamanı üzerinde durulmuş ve bazı rivayetlerde doğumunun üçüncü, bazılarında ise yedinci günü ad koymak için en uygun zaman olarak gösterilmiştir. Bununla beraber Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Hz. Mâriye’den (r.a.) doğma oğlu İbrâhim için, “Bu gece bir oğlum doğdu, ona dedem İbrâhim’in adını verdim.” (Ebû Dâvûd, “Cenâʾiz”, 24) dediği, dolayısıyla doğumun birinci günü ad koyduğu bilinmekte ve bu yöndeki rivayetler diğerlerine nispetle daha sahih kabul edilmektedir. Bir defa bile olsa sesi duyulduktan sonra ölen çocuğa ad konulacağına, yıkanıp kefenlendikten ve namazı kılındıktan sonra defnedileceğine dair Ebû Hanîfe’nin (r.a.) ictihadı ile, ölü doğsa bile ona ad konup yıkanacağını belirten Ebû Yûsuf’un (r.a.) kanaati, çocuğa doğduğu gün ad konulmasının gerekli olduğunu göstermektedir.

Kendi adınızla ve babanızın adıyla çağrılacaksınız

Çocuğa ad seçilirken gayet titiz davranılması gerektiğini belirten Hz. Peygamber (s.a.v.), “Siz kıyamet gününde hem kendi adınızla hem de babalarınızın adıyla çağrılacaksınız; bu sebeple kendinize güzel adlar koyun.” buyurmuştur (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 61; Müsned, V, 194). İslâm hukukçuları bu nevi hadisleri dikkate alarak ad seçimi ile ilgili bazı hükümler tespit etmişlerdir.

Çift isimle sorun çözme!

Günümüzde ise bu sorunu anne ve baba çift isim koyarak çözüyor. Ya anne ya da baba ilk ismini koyuyor. Diğeri de ikinci ismini. Çocuk çağrılırken genelde ilk isim söyleniyor. İkinci isim resmî yazılarda ve yazışmalarda kullanılıyor. Eğer bir mecliste aynı isimden iki tane var ise ikinci isim devreye sokuluyor.

Yeniden görüşmek üzere.

Allah çocuklarımızın bahtını açık eylesin…