Güzel yurdumda ilginç olaylar duymaya devam ediyorum. Birkaç gündür televizyonların canlı yayınlarında da gündemi meşgul eden olay, ilginç bir şekilde son buldu. Nevşehirli olan Ayşe Neşeli, kendi mezarıyla 32 yıl sonra karşılaştı. “Bu nasıl olur?” demeyin, oldu. Ayşe Neşeli, annesinin mezarını ararken kendi mezarını da buldu.

Bir günlükken cami avlusuna bırakılan Ayşe Neşeli’nin acı hayatı doğduğunda başlamış. Bir aileye evlatlık verilen Ayşe Hanım, 12 yaşında üvey annesi öldükten sonra evden kaçmış. Sonra bulunup üvey babasına teslim edilmiş. Bu sırada evlatlık olduğunu öğrenmiş.18 yaşına geldiğinde gerçek ailesini aramaya koyulmuş. Ölen annesi için gelen ihbardan sonra DNA testiyle annesinin mezarını açtırmış. Ardından yine DNA testiyle gerçek babasını da öğrenmiş.

KENDİ MEZARINI BULDU

Ayşe Neşeli, ailesini ararken kendi mezarını bulmuş. Bakın Ayşe Neşeli o anı nasıl anlatıyor:

"Ben doğduktan sonra ailemden birisi beni cami avlusuna bırakmış. Daha sonra da herkese, ‘Çocuk doğumdan sonra öldü, biz de mezarlığa defnettik.’ demişler. Tüm ailem ve çevremizdeki herkes, benim doğumdan sonra öldüğümü ve mezarlığa gömüldüğümü sanmışlar. Gerçek ailemi bulabilmek için çok çabaladım ama hiçbir sonuç alamadım. En son, bir özel televizyon kanalına çıkarak ailemi bulmak istedim. Yapılan ihbar üzerine annemin L.S olduğunu öğrendim. Müracaatım üzerine savcılık kararıyla mezar açıldı ve DNA eşleşmesi yapıldı. Yapılan eşleşme sonucu pozitif çıktı. Daha sonra babamı bulmak istedim. Bütün iddialar, teyzemin eşi Ö.T.’yi gösteriyordu. Bu iddialar üzerine şikâyetçi olarak DNA testi yapılmasını talep ettim. Bu testin sonucu da pozitif çıktı. Bu sayede hem ölen anneme hem de babama ulaşmış oldum." ifadelerini kullandı.

Annemi bulduktan sonra yaptığım araştırmada, annemin bir kızının olduğunu ancak doğumdan hemen sonra öldüğünü öğrendim. Aslında kendi mezarımı aramaya başladım. Aile yakınları, doğan çocuğu aile mezarlığına gömdüklerini söyledi. Bu sayede kendi mezarımı buldum.”

FİLMİ YAPILSIN

85 milyon kişinin gözleri önünde gerçekleşen olay, tam bir film senaryosu. Birisi anlatsa inanılması güç bir olay. Film yapımcılarını bile heyecanlandırmış olmalı. Filmi yapılsa gişe rekoru bile kırabilir. Aslında buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Filmi yapılsın. Tam bir trajedi. Ayşe Neşeli, ülkemizin parçalanan hayatlarından sonra sağa sola savrulan bir vatandaşımız.

BİLMEDİĞİMİZ O KADAR ÇOK ÖRNEĞİ VAR Kİ…

Ayşe Neşeli gibi ülkemizde binlerce olay var. Neşeli’yi farklı kılan, medyanın kendi mezarını bulan kişi olarak sunması. Parçalanan hayatlardan bebekler, aşağı yukarı aynı kaderi yaşıyor. Çoğu evlatlık veriliyor ve bir yaşa geldiklerinde acı gerçekle karşılaşıyorlar. İyi ailelere düşmeyen yok değil. Öz annesinden bile daha çok sahiplenen aile örnekleri çıkıyor karşımıza. Sonuçta, tüm Ayşeler yine de gerçek ailelerini merak ediyor. Kardeşleri varsa onları merak ediyor, bulmak istiyor. Tek nedeni aile sevgisi. Belki o sevgiyi alıyorlar ama gerçek aile beklentisi çok farklı.

Tek dileğim, Ayşelerin böyle bir hayat yaşamaya maruz bırakılmaması.

Tek arzum, tüm bebeklerimiz ve çocuklarımızın ailelerin yanında hayatlarını sürdürmesi, aile sevgisi ve sıcaklığıyla hayata tutunmaları.

Hayatta hiçbir şey aileden önemli değildir.