Çocukluğumda hatırlarım, bitmek bilmeyen Latin Amerika dizileri vardı. Sonrasında Güney Kore dizileri onların yerini aldı ama şu an dünyanın dört bir tarafında Türk dizileri izleniyor.
Bir Afrika ya da Latin Amerika ülkesinde Türkçe konuşanlara denk gelip ‘’Türkçeyi nereden öğrendin?’’ diye sorduğunuzda cevap, ‘’Türk dizilerinden.’’ oluyor.
Her geçen gün kalitesini artıran Türk dizi ve film endüstrisi, 173’ten fazla ülkede izleniyor ve 750 milyondan fazla izleyiciye ulaşıyor.
İlk dönemlerde MENA bölgesi olarak adlandırılan Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine ihraç edilen Türk dizileri Balkanlar, Orta Asya, Avrupa, Latin Amerika, Afrika, Japonya ve Hindistan dâhil birçok ülke ve coğrafyada izleyicilerle buluşuyor.
Öyle ki şu an itibarıyla Türkiye, Amerika’dan sonra dünyada en fazla dizi film ihracatı yapan ülke hâline geldi. Bu durum Türkiye’nin yumuşak gücü ve kamu diplomasisine ciddi katkı sunuyor.
Bu gelişmeler dünyanın önde gelen MİPCOM, Singapur, ATF, Dubai gibi dizi ve içerik fuarlarının aranan ülkesi olmamızı sağladı.
Hem Türk dizilerinin etkisi hem de Türkiye’nin Erdoğan liderliğindeki dünyada artan etki gücü, yenidoğan çocuklara Türk isimlerinin ve Türk şehir isimlerinin verilmesine sebep oluyor. Bu bile başlı başına, Türkiye’nin artan etki gücünü görmesi açısından oldukça önemli.
Eskiden biz başka ülkelerinin film ve dizilerini remake (yeniden yapım) yaparken şu anda birçok ülkede Türk dizileri remake ediliyor.
Son dönemde Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu alandaki faaliyetlerini artırmış durumda. Birincisi İstanbul’da, ikincisi Bursa’da, üçüncüsü de Bakü’de yapılan Korkut Ata Film Festivali’nin dördüncüsü de Aşkabat’ta yapılacak.
İstanbul ve Bursa’da düzenlenen Korkut Ata Film Festivali’ne katılmıştım. İstanbul’da yapılan festivale büyük ilgi vardı. Türk dünyası sanatçıları ve sinema genel müdürlerinin yanı sıra bazı ülkeler bakan düzeyinde festivale katılım sağlamışlardı. Her geçen gün de ilginin arttığını görüyoruz.
Benim de kuruluş sürecinden beri takip edip fikriyatı ve çizgisiyle içerisinde olduğum Yerli Düşünce Derneği, 10 yıldır Türk dünyasında film festivalleri düzenliyor.
Üç yıl önce Özbekistan’daki festivale de katılmıştım. Türkiye’nin çok önemli ve başarılı yönetmen, yapımcı ve oyuncuları katılmıştı. O dönem orada da ilgi oldukça yüksekti.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ve Almatı Başkonsolosluğu’nun katkılarıyla düzenlenen festivale ilgi yine büyüktü. ‘’Son Akşam Yemeği’’ filmiyle galası yapılan festivalde, “Gecenin Nakaratı’’ filminin yapımcısı Galip Güner ve başrol oyuncusu Duygu Mercan, çocukların kahramanı “Rafadan Tayfa 4: Hayrimatör” yer alırken Rafadan Tayfa’nın yapımcısı sevgili İsmail Fidan da orada idi. “Nefes: Yer Eksi İki” filminin yönetmeni Ozan Uzunoğlu ve yapımcısı Mustafa Cihat Durmuş ile birlikte Hayatla Barış filminin yapımcısı sevgili Hünkar Doğan da festivaldeydi. Filmler ve oyuncular oldukça ilgi gördü. Tüm gösterimlerde salonlar doluydu ve birçok kişi dışarıda kaldı.
Daha önce de burada film festivali düzenleyen Yerli Düşünce Derneği Başkanı ve önceki dönemlerde Ordu milletvekili olan Metin Gündoğdu ve ekibi, güzel bir organizasyon yapmışlardı. Etkinliklerin yanı sıra, tarihimiz açısından büyük öneme sahip Tanrı Dağları’nı da görmüş olmanın manevi hazzı eşsizdi. Sektörün içinden gelen Sinema Genel Müdürü Birol Güven’in varlığı, sinema sektörüne ciddi katkı sağlayacaktır.
Daha önce de Almatı’da görev yapan Evren Müderrisoğlu’nun başkonsolos olması, iki ülkenin ilişkilerinin gelişmesi açısından oldukça önemli. Zira bildiği bir coğrafya olması hasebiyle hem ülkeyi yeniden tanıma süreci yaşamaması hem etkisini artıran Türkiye’yi iyi temsil etmesi hem de Kazakistan ile olumlu ilişkiler ve iş birliklerinin kurulmasına ciddi katkı sağlıyor.
Türkiye’ye turizm konusunda rekor üstüne rekor kırdıran Kültür Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’ın kültür alanında da çok iyi performans sergilediğini söylemek gerek.
Son dönemde artan kültürel, ticari ve siyasal iş birliği, Türk Devletler Teşkilatı ile de pekişiyor. Türkiye de orada, parlamenter sistemin son başbakanı Binali Yıldırım tarafından temsil ediliyor. Binali Yıldırım tarafından temsil edilmesi, verdiğimiz önemin de göstergesidir.
Ata topraklarımız ve öz kardeşlerimizle iş birliğimizin gelişmesi, gönül köprülerinin kurulması artık daha çok sinema ve dizilerle sağlanıyor. Çocuklarımız ve bizler için ıraklar yakın oluyor. Gönül birlikteliğinin, her alanda katkı sağladığını görüyoruz.
Ticari ve siyasal anlamdaki iş birliklerinin gelişmesinde, dizi ve filmlerin etkisi tartışılmaz. Ortak yapımlarla birbirimizin eserlerini izleyerek ve dinleyerek bağımız güçlenecektir.