6. Şükür: Allah insanlara sayısız ni- met vermiştir. Kendi kusursuz bedenlerinden kâinattaki eşsiz canlılara kadar, çevrelerini saran tüm güzellikler insanların Rabbimize tüm içtenlikleriyle şükretmeleri için birer vesiledir. “Öyle ki size, kendinizden, ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik. Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin. (Bakara, 2/151-153) Hz. İbrahim Allah’a şükrediciydi. 7. Tevekkül: Hz. İbrahim, ateşe atılma olayı Kur’an-ı Kerîm’de tafsilatlı bir şekilde anlatılmaktadır. (Enbiyâ, 22/ 51- 70) Ta baştan beri Allah’a tam bir güven içinde bulunan Hz. İbrahim en son anda, ateşe fırlatılırken de, güven ile “hasbünallahu ve ni’mel vekîl” (Allah bana yeter, ne güzel vekildir O!) (Buhârî, Tefsîrû sûre 3, 13) teslimiyeti içinde sadece Allah’tan yardım beklediğini dile getiriyordu… Sonuç ise, gerçek tevekkülün akıllara hayret veren mutlu sonu idi; Kız- gın ateşin serinlik veren bir ortama dönüşmesi... Çünkü Allah her şeye kâdirdir. Mesele O’na güvenmektedir. “Kim Allah’a güvenirse O, ona yeter.” (Talak, 65/1-3) 8.

Kâbe ve Hac: Allah Kuran’da Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail ile birlikte Kâbe’yi inşa ettiğini bildirmektedir. “İbrahim, İsmail’le birlikte Ev’in (Ka’be’nin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle duâ etmişti): “Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin” (Bakara, 2/127) Kâbe, insanlar için bir toplanma ve birarada Allah için ibadet etme yeridir. Tevhid inancına sahip olan Müslümanlar İslâm’ın beş esasından biri olan hac ibadeti ile bir arada ibadet etme saadetine ererler. 9. Kurban: Allah’a adamaya söz ver- diği oğlunun gırtlağına bıçağı dayayacak kadar fedakâr bir peygamberdir Hz. İbrahim. “Ey oğulcuğum, rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm, buna ne dersin?” dedi. Hz. İsmail; “Babacığım, emro- lunduğun şeyi yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın, diye cevap verdi.” (Saffat, 37/102). Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in bu teslimiyetini Allah mükâfatlandırdı. İsmail (a.s)’in yerine büyük bir kurbanlık verdi. (Saffat, 37/107). Bu ayetten, Allah’a teslim olanı bıçak bile kesmediğini görüyoruz. Kurban, Allah yolunda fedakârlığın ona teslim olmanın ifadesidir. Mü’minler Kurban kesmekle, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in şanlı hatıralarını anmak- ta, tazelemekte ve gerektiğinde kendilerinin de aynı teslimiyet ve fedakârlığa hazır olduklarını ifade etmektedirler.

Ta- bii ki, et değil, kan değil; Allah’a takvâ ulaşır (Hac, 22/37) Kurban bizim takvâmızı içerdiği oranda makbul bir ibâdettir. Kurban, fedakârlık, vefâ, ihlâs ve cömertliğin sem- bolüdür. Kişilik kazanılmasında da etkisi büyüktür. Hz. İbrahimin hayatına baktı- ğımzda, bizler için çok güzel örnekler olduğunu görüyoruz. Allah’a samimi iyi bir kul olmak için Peygamberlerin hayatla- rından öğüt alanlara ne mutlu!