Kurtuluş savaşından bu yana çeşitli sıkıntılar yaşadık. Darbeler, muhtıralar, terörizm ve katliamlar… Bunların hepsi varlığımızı yok etme gayreti ve amacı taşıyordu. Kimi zaman ağır yaralandık kimi zaman ise komaya girdik. Ama hiçbir zaman ölmedik, yok olmadık. Tarih boyunca doğu-batı demeksizin birçok azılı düşmanımız oldu. Yüz binlerce şehit vermemize rağmen asla pes etmedik. Bir şekilde hepsiyle mücadele edip durduk. Tarihimizin şanlı sayfalarına bakınca, aziz milletimizin kahramanlık hikâyelerini okuyup durduk. Bu hikâyelerin ortak noktası ise ‘gurur’ oldu.
15 Temmuz gecesi tarih sayfası için oldukça önemliydi. Ya silinip gidecektik tarih sahnesinden ya da etkin bir şekilde yer alacaktık. Başta dediğim gibi yüz bin şehitte versek asla pes etmeyen bir milletiz. Durum yine aynı oldu. Pes etmedik, direndik ve kazandık. Şanlı tarihimize “15 Temmuz Destanını” da eklemiş olduk. Bu destanının bir diğer güzel yönü ise ‘gençliğimiz’ ile ilgili oldu. Milenyum gençliği olarak ifade ettiğimiz 2000 ve sonrası doğanlar hakkında olumsuz düşünceler vardı. Bu gençlerin “vatan ve millet” sevgileri hakkında endişesi olan büyüklerimiz vardı. Yalnız kaçırdıkları bir nokta vardı. O da gençlerin taşıdığı aziz kan’dı. Bu destan bize gösterdi ki, Türk Milleti kahramandır. Hangi asırda ve hangi dönemde olursa olsun aynıdır. Dünde kahramandı, bugünde kahraman oldu. Allah korusun aynı olay yarında yaşansa durum değişmeyecektir. Bu durum açık ve net bir şekilde ortaya çıktı. Milyonlarca genç o gece meydanlara inerek destana silinmez bir imza attılar. Bu aziz millet, vefa ehlidir. Ülkesine, vatanına, bayrağına ve dinine karşı son derece sadakatlidir. Bu sadakatini mermilerin önüne geçerek göstermiş oldu. Kolunu, bacağını ve ruhunu teslim ederek tüm dünyaya ilan etti. Ve bu ilan öyle bir ilan oldu ki, vatanın sadece bir toprak parçası olmadığını da göstermiş oldu. Bu destanın yankıları halen devam ediyor. Yaşama hakkı gibi kutsal bir şeye dahi saygı duyamıyoruz. Ak Partinin iki yöneticisine yapılan suikast eylemleriyle sarsıldık. Allah bu şehitlerimize rahmet eylesin, mekânları cennet olsun. İdeolojik bakış açımız terörü dahi açık ve net bir şekilde lanetlememizi engelliyor. Yapmayın arkadaşlar yapmayın. Siyasetçi olabilirsiniz ama aynı zaman da insansınız, insan! Bu ideolojik körlüğü kendine kalkan edinenlere şunu sormak istiyorum: “İnsan değil miyiz?”