Siyasi parti liderleri, teşkilat mensupları ve sivil irade kuruluşları da kendi doğrularını anlatmayı sürdürüyor.
Hal böyle iken, bende kararımın evet olduğunu belirtirken, neden evet dememiz gerektiğini de anlatmaya çalışmıştım.
Biz kararımızı açıklarken, akla ve mantığa uygun bir şekilde, nezaket sınırları içerisinde beyan ettik.
Asla ve asla kimseyi incitmedik. Olabildiğince kibar ve insani hareket ettik. Ama aynı üslubu muhataplarımızdan göremedik.
Geçtiğimiz günlerde, isminin önünde vekil olan bazı insan müsveddeleri, evet diyenleri denize dökmekle tehdit etti. Bu aşağılık tutum asla kabul edilemez.
Bu söylemi kesinlikle reddediyor ve en üst perdeden de kınıyorum. Bu vesile ile böylesi bir şahsın benim vekilim olamayacağını da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Referanduma on gün dahi kalmadı. Artık son düzlükteyiz.
Üç aşağı beş yukarı halkın çoğunluğu kararını belirledi. Ama aramızda henüz kararını verememiş seçmenlerimiz de var. İşte tam olarak da bu seçmen kitlesinin sevineceği
bir program gerçekleşiyor. Hem de Çukurova’nın aziz şehri Adana’da…
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bugün saat 16.30’da, İstasyon Meydanında Adanalı kardeşleriyle buluşuyor. Gittiği her program da dünyanın dört bir tarafından ilgiyle takip ediliyor.
Ve hemen hemen gittiği her şehirde de çeşitli müjde ve sürprizleri açıklıyor. Çukurova’ya ve özellikle Adana’ya hazırladığı sürprizleri ve buradan dünyaya vereceği mesajları da bir hayli merak ediyorum.
Programın katılımını olabildiğince yüksek tutmalıyız. Kendimizle birlikte mutlaka bir kararsız seçmeni veya ‘hayır’ yönelimindeki bir dostumuzu da götürelim. Sistemi birinci ağızdan dinledikten sonra birçoğunun ön yargısı kırılacak, kararı ‘Evet’ yönünde değişim gösterecektir.
Buna eminim. Ayrıca Adana dışındaki dostlarımızı da ekran başına davet ediyorum…
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, hoşça kalın…