7 Ekim 2023 tarihinden beri Filistin topraklarında Hamas ile İsrail savaşı var.

Batı merkezli bakan bazıları, İsrail’in kısa süre içerisinde Hamas’ı yok edeceğini varsayıyordu. Ama beklendiği gibi olmadı. Savaş hâlâ devam ediyor. İsrailliler de tedirgin.

Belki de dünyanın en korkak ülkelerinden birisi İsrail.

Demir Kubbe isimli bir kubbe yaptılar ama birçok kez delindi. Topraklarına füzeler düştü. Üstelik bu füzeleri yapan Hamas idi.

İsmail Heniyye’yi, muhtemelen ABD istihbarat örgütü CIA’in desteği ile suikastla şehit ettiler. Aynı şekilde Hizbullah liderlerinden Fuat Şükür’e de suikast düzenleyerek şehit ettiler.

Lübnan’da Hizbullah militanları, suikastlardan çekindiği için daha güvenli olacağı varsayımı ile iletişimlerini çağrı cihazları üzerinden sağlamaya başlamışlar.

Yakın zamanda Tayvan malı bir çağrı cihazını da Macaristan üzerinden almışlar. Netice olarak bu çağrı cihazlarının içine tek tek patlayıcı yerleştirilmiş ve gönderilen mesajlarla da patlaması sağlanmış. Nitekim videolara bakılınca da çağrı cihazları çalanlar, ellerine aldıklarında elleri kopuyor, gözüne yaklaştıranların gözü zarar görüyor. Ölümler de çağrı cihazları hayati organlara yakın olan kişilerde oluyor.

Bu yöntem teröristlerin de uzun zamandır kullandıkları yöntemdir.

Yani bazılarının iddia ettiği gibi çok ileri düzey teknolojik gelişme sonucu değil. Daha çok şeytani bir aklın ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim birçok sivil ölmüş ve yaralanmıştır.

O sebeple çağrı cihazları uzaktan sinyalle değil; gönderilen mesajın, cihazın içine konulan patlayıcıyı tetiklemesi ile patlatılmıştır.

Geçmişe göre teknolojideki gelişmeler oldukça fazla ve her geçen gün daha da ilerliyor. Bizim geçmişte know how noktasında eksikliklerimiz vardı. Şimdi İHA SİHA gibi ürünler başta olmak üzere birçok üründe Batı’dan daha ileri noktadayız.

Tabii bir de tercih meselesi var.

Zamanında Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler Nuri Demirağ’ın yaptığı uçakları tercih etseler biz Boeing ile ya da Airbus ile rekabet ediyor durumda olabilirdik.

Aynı şekilde Devrim Otomobili tercih edilmiş olsaydı bugün biz de birçok otomotiv firmasından daha iyi bir durumda olabilirdik.

Her şeyden öte bu bir tercih meselesi. Eğer ülke olarak ürettiğiniz ürünler, teknolojiler; başta kendi vatandaşlarınız tarafından tüketilmezse piyasada tutunması da zor olacaktır.

Bunu biz soysal medya araçlarında da görebiliyoruz. Twitter ya da X, Facebbok, Instagram, WhatsApp gibi uygulamaları tercih etmek yerine kendi sosyal medya uygulamalarımızı tercih etmiş olsak durum çok farklı olacaktı.

Bir dönem WhatsApp ile problem yaşadığımızda BİP kullanmaya başladık.

Sonra ne oldu?

Birçok kişi BİP’i kullanmayı bıraktı

Belki o dönem BİP’in eksikleri vardı. Ama şu an WhatsApp ile yapılabilen her şey BİP ile de yapılabiliyor.

Kullanıma devam edilseydi WhatsApp’a kullanarak destek olmak yerine BİP’e destek olacaktık.

BİP’te konumdan fotoğraf ve video paylaşımına, toplantı düzenlemeye kadar WhatsApp tarafından sağlanan hizmetlerin hepsi var.

O hâlde neden daha çok kullanmıyoruz?

Bugün Sabah gazetesinden kıymetli Mahmut Övür de sormuş, “BİP’i neden sahiplenmiyoruz?’’ diye.

Cevabını genel olarak vereyim.

Yeterince millî bilincimiz yok.

Yeterince kendimize güvenimiz yok.

Millî bilinç, millî farkındalık öncelikle bu ülkenin ürettiği değerlere, ürünlere sahip çıkarak onları tüketerek gelişir. Bunu sağlamak da çok zor değil.

Elbette devletimizin de yeni teknolojiler, markalar üretmek için Ar-Ge ve teşviklerle desteklemesi elzem ama önce biz tüketmezsek nasıl dünya ile rekabet edebiliriz?

Unutulmaması gereken bir husus da kullandığımız her yabancı ürün cari açığımızı artırarak ekonomimizi de olumsuz etkiliyor.

Sonuç olarak; bağımlılık ve tehditlerden kurtulmak için üretmekten ve ürettiğimizi kullanmaktan başka çaremiz yok.