Mutluluğu, mal-mülk, makam-mevki ve eğlencelerde arayanlar gerçek mutluluğa kavuşamazlar. Nice mal-mevki, şan-şöhret sahiplerinin huzura ermediklerini, mutluluğa kavuşamadıklarını görmekteyiz. Mevlâna mutluluğun ve üzüntünün nasıl oluştuğunu şu şekilde belirtiyor: “Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.” Yani iyilikler insanı mutlu edeceğini, kötülüklerin de mutsuz edeceğini vurguluyor. Dolayısıyla İslâmî anlayış ve yaşayışın dışında ki,   döşünce ve anlayışlar gerçek anlamda başarı ve mutluluk sağlayamazlar. Gerçek başarı ve mutluluk, inanç, ibadet ve ahlâkî yaşayışla mümkündür. Bu sağlanmadan, ortaya konulmaya çalışılan her mutluluk girişimi, başarısız olmaya mahkûmdur. Böyle bir mutluluk, yapay, geçici ve sahte bir mutluluktan ibarettir. Mutluluk, insana sevinç verir ve sağlıklı, huzurlu olmayı sağlar. Mutluluğun zıddı üzüntüdür, Üzüntü de insanı içten yıkar, mutsuz kılar ve çeşitli hastalıklara yol açar. 
Hayat her zaman için iniş ve çıkışlarla doludur. Mutluluk sorunsuz bir hayat değil, sorunlarla başa çıkabilme yeteneğidir. Mutluluk ulaşılması gereken yer değil, gidilen yoldur. Olumlu düşünmek ve kusurlara değil, güzelliklere, soruna değil, çözüme odaklanmak gerekir. Mutluluk bize çok yakın olabildiği kadar çok uzak da olabiliyor. Aslında mutluluk uzaklarda değil, yakınımızda, bizim içimizde. Sahip olduğumuz imkânların farkında olabilirsek eğer mutlu oluruz. Elimizdeki imkânlara “yok gözüyle” değil de “var gözüyle” bakmayı başarabildiğimiz zaman, elimizde neler olduğunu görürüz ve bu imkânları bize nasip eden Yüce Allah’a çok şükür ederiz. İşte o zaman imkânlarda bir artış söz konusu olur ve mutluluğu yaşarız. 
Gerçek başarı ve mutluluk; inanç, ibadet ve ahlakî yaşayıştadır. İnanç ve güzel davranışlarla kişiler gelişir, olgunlaşır, ilkeli, tutarlı, dengeli, kararlı, sabırlı ve güçlü bir kişilik oluşur hem kendine, hem de başkalarına faydalı olur. Güzel davranışlar sergilemek; ferdi, ailevi ve toplumsal mutluluğu sağlar. Hem dünya hem de âhirette mutlu olabilmenin en önemli yolu, dünya ve âhiret dengesini kurmadaki başarımıza bağlıdır. Dolayısıyla dünya ve âhirette mutlu olmak için, yaşadığımız anı en güzel şekilde yaşamalıyız. O an,  doğru olan ne ise, onu yapmalıyız.