Terör hem dünya genelinde hem de Türkiye’de çok büyük problem haline gelmiştir. Günümüzde de bu terör saldırıları hâlâ devam etmektedir. Öncelikle İstanbul'un İstiklal Caddesi'nde, 13 Kasım 2022 saat 16.20’de terör saldırısında bombanın neden olduğu patlamada 6 kişi öldü, 2'si ağır 81 kişi yaralandı. Bu terör saldırısını şiddetle kınıyor, busaldırıda hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Terör Türkiye’de iç ve dış destekli önemli ve öncelikli bir sorun haline getirilmiştir.

Terör çok çeşitli amaçlar için kullanılabilmektedir.

1. Terör, insanları korkutup, boyun eğmeye zorlayarak bir gücü, bir egemenliği zorla kabul ettirmek amacıyla uygulanır.

2. Terör, karşı şiddet hareketlerine yol açarak, amaca uygun bir siyasal ortam meydana getirmek için kullanılır.

3. Bir ülkeyi çökertmeyi amaçlayan terörizm hareketlerinin en belirgin özelliği ise, toplumun çeşitli kesim ve kesitlerindeki bireyleri kargaşa ve kaosun içerisine çekmek ve onları kullandığı gerekçeler etrafında toparlamak suretiyle, önce fikir ayrılıkları doğurarak bölmek, sonra bölünen parçaları örgütlemek, daha sonra da örgütleri anarşi ve terör ortamına iterek birbirlerine kırdırmaktır.

Asıl hedef ülkeyi bölüp parçalayıp yabancı güçlerin oyuncağı haline getirmektir. İslam Dini, insanın, insanlarla ve diğer varlıklarla olan ilişkisinin merkezine kul hakkı gibi önemli bir kavram yerleştirmiştir. Bu kavram, sadece insan haklarını değil, aynı zamanda hayvan ve çevre haklarını da içine alır.

Kul hakkıyla, insanın, dünya üzerinde ilişki kurduğu her türlü varlığa karşı işlediği hak ihlali anlatılmak istenmiş ve mağdur olan affetmedikçe bu hak Allah’ın bağışlamadığı en ağır suç kabul edilmiştir. “Varlıkların en üstünü olarak yaratılan insanoğlunun” (İsrâ,17/70) kendi düzeyine ve şerefine uygun bir hayat sürebilmesi, ilk önce hemcinslerinin haklarına saygı göstermesiyle mümkündür.

Bu yüzden sevgili Peygamberimiz "İyi (Buhârî, İman, 4,) olarak tanımlamıştır. Temeli barış, uzlaşma, hoş görüye dayanan ve ismi de bu anlamlara gelen İslâm dini; birliği, dirliği, sevgiyi, kardeşliği emrederken, bir taraftandan da zulmü, azgınlık ve fenalığı yasaklamış; zulmün en dehşet verici şekillerinden biri olan ve bugün bütün insanlığı etkileyecek boyuta ulaşan terörü ise şiddetle men etmiştir. Çünkü terör eylemleri  insanlara maddi ve manevi çok büyük zararlar  vermektedir.

Hz. Peygamber (s.a.v), insanlara zarar vermeyi ve zulmetmeyi yasaklamış onlara merhametli olmayı emretmiş; “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez” (Buhârî, Tevhîd, 2)  buyurmuşlardır. İslâm Dininin korumayı amaçladığı değerlerin başında can gelir. Bir insanın, başta canı olmak üzere malı, ırzı ve diğer hakları başkalarına haram, yani saygıdeğer ve “…Kim, bir cana kıymamış, ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir kimseyi öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir.  Kim de onu yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur.” (Mâide, 5/32) 

Kur’ân’da en ağır ceza haksız yere kasten insan öldüren kimseye verilmiş, onun öte dünyadaki cezasının ise sürekli, azap olduğu bildirilmiştir. (Bakara, 2/178; Nisâ, 4/93) İslâm Dininde öldürmek değil yaşatmak esastır. Kur’ân-ı Kerim, “Ey inananlar! Size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman Allah’a ve elçisine uyun.” (Enfal, 8/24) buyururken, başkalarını bu hayat dinine davet etmekle yükümlü olan müslümanın cana kıyması düşünülemez.

İnsanları ihya etmenin yolu onları öldürmek değildir. O halde kendi düşüncesi ve amacı için başkalarına hayat hakkı tanımamak, onlara korku ve dehşet salmak demek olan terör İslâm’ın asla kabul etmeyeceği bir yöntemdir.

Peygamberine, “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et” (Nahl, 16/125) emrini veren ve “Allah’ın rahmetinin bir eseri olarak onlara yumuşak davrandın. Eğer katı yürekli, kaba birisi olsaydın, insanlar etrafından dağılıp giderlerdi. Öyleyse onların kusurlarını affet, onlar için bağış dile…” (Âl-i İmran, 3/159) buyuran Yüce Allah’ın bu açık beyanları karşısında, O’na inanan birisinin şiddet ve terör yanlısı olması beklenemez.

O yüzden Allah inancıyla terör asla birlikte düşünülemeyecek iki kavramdır. İslâm dininin bu ilahî prensipleri göz önünde tutulacak olursa ismi ne olursa olsun, terör, şiddet, bunalım ve anarşinin İslâm’la uzaktan yakından ilişkisi olmadığı açıkça görülecektir.

Yüce Allah şöyle buyurur: “Erkek ve kadınlardan her kim mü’min olarak doğru olanı yaparsa, ona (dünya ve ahrette) güzel, mutlu bir hayat yaşatırız ve onları yaptıklarının en iyisi ile ödüllendiririz.” (Nahl, 16/97) Ayette de açıkça görüldüğü gib, kim İslâm’a uygun yaşarsa dünya ve ahirete mutlu huzurlu bir hayat yaşar.