Toplumsal olayları kışkırtmak için gün geçmiyor ki yeni bir adım atılmasın.

Bu ülkeyi huzursuz ve mutsuz etmenin kimlere ne fayda sağlayacağını uzun uzun yazmaya gerek yok, sizler zaten biliyorsunuz.

Bunun için birçok alanda faaliyet gösterildiğini gözlemleyebiliyoruz.

DİJİTAL KUŞATMA

Sosyal medya, dark web ve diğer her alanda birileri sanki bir zamanlar popüler olan bir tabirle ‘düğme’ye basılmış bir görüntü veriyor.

Daha önce Batı toplumlarında çokça gördüğümüz bilgisayar oyunlarından etkilenip, okula saldırıp önüne gelene ateş edenler gibi olaylar karşımıza çıkıyor.

Eskişehir’deki cami avlusunda saldıran saldırgan da bu çerçevede değerlendirilebilir. İnternetteki oyunlardan, sosyal medyadan etkilendiklerini ve oralarda zihinlerine bir şeylerin kodlandığını görüyoruz.

Maalesef sosyal medyanın, çevrim içi oyunların, çocukların ve gelişimini tam olarak sağlayamamış gençlerin zihinlerini kodlama noktasındaki etkisi göz ardı edilemez. 

Biz, cinnet geçiren münferit olaylar dışında böylesine dijital cinnet hâllerine aşina değiliz. Batı’da örneklerini gördüğümüz bu dijital barbarlığa karşı Türkiye seferber olmakla mükelleftir.

YABANCI DÜŞMANLIĞI

Türkiye’de gün geçmiyor ki bir yabancı düşmanlığı olayına denk gelmeyelim.

Özellikle ülkemizdeki Suriyeli göçmenlerin varlığıyla başlayan ve özellikle de Arap turistlere karşı bir öfke seline dönüştürülmek istenen gelişmeler artık ölçüsünü kaçırmış durumda.

Sıra muhtemelen Müslüman düşmanlığına da gelebilir. Türkiye gibi Müslüman bir ülkede bu dalganın yayılması büyük tehlikedir.

Sıra kime, nasıl gelir bilemeyiz ama görünen köy kılavuz istemez. Bu nefret hissiyatı bir kapıdan girip önce “söylem”e ardından da parça parça eyleme dönüşürse sonrasında gelecek dalgayı yönetmek çok zor olacaktır.

Nefret söyleminin tarihte milletleri nereye götürebildiği ve dünyaya nasıl bir bedel ödettirdiğini biliyorken siyasetin tüm taraflarının her türlü nefret söylemine karşı tek yürek olmasında gecikmemek gerekiyor.

Nefretin yükseldiği her alan, kontrolsüz bir alana dönüşebiliyor. Bunun en bariz örneğini Suriyeliler ve vatandaşlarımız arasında yakın bir zaman önce Kayseri’de meydana gelen hadiselerde hep birlikte yaşadık.

“Martı”, “taksi”ye karşı

İstanbul; yedi tepesi, Boğaz’ı, sarayları ve doğal güzellikleriyle dünyanın en güzel şehridir. En son meşhur olduğu alan ise “taksi”leri.

Evet İstanbul’un son altı yıldır her yıl daha da artarak şiddetlenen bir ulaşım problemi var. Son ekonomik gelişmelerden sonra İstanbul göç veren bir şehir hâline geldi.

Yerli ve yabancı turistlerin artmasından tutun da şehir içi dağınıklığın getirdiği kaos, İstanbulluları bezdirmiş durumda. Bu işin yetkili sorumlusuna ve çözüm otoritesine ses yükseltemeyenler tüm öfkelerini önce Suriyelilere ve sonra da diğer Araplara yöneltiyor.

İstanbul’un ulaşım problemini parçalara ayırdığımızda parçalardan birisi de kuşkusuz taksi sorunu. Taksiye alternatif bir model olarak TAG paylaşım modelinin İstanbul’a dayatılmak istendiğini de görüyoruz.

İstanbul’un ulaşımını çözemeyenlerin “taksi” sorununu ve alternatifi olarak gösterilen TAG’ı gündemde tutarak diğer sorunların üstünü örtmek istediklerinin de farkındayız.

TAG’ın sahibi Oğuz Alper Öktem’in agresif tavırları, Araplar özelindeki nefret söylemini ve taksicileri kötülemenin ötesinde canavarlaştırması usulen kabul edilebilecek bir durum değildir.

Dijital kuşatmanın son aparatı olan uygulama destekli şehir içi taşıma programları bir kolaylık sağlayabilir ama öncelikle bu uygulamanın tarafı bugün İstanbul taksileri içerisinde olumsuz örneklerine sıklıkla denk gelsek bile esnaf kültürünün temsilcisi olan taksiciler olmalıdır.

Bu konuda gündem olan ve yüksek bir finansal desteği olduğu anlaşılan Oğuz Alper Öktem’in atmış olduğu tweet’i aynen naklediyorum: “Sessiz çoğunluğun yani Temiz Türklerin ulaşımını sağlamak için bu işi yapıyoruz. Taksiler arap taşımaya devam edebilir.”

Sosyal medya popülerliğiyle “Temiz Türk”ü bir de tanımlayan, bu tanımın dışına taşanlara da otomatik olarak “Kirli Türk” yaftasını yapıştıran Öktem’e tavsiyemiz, uygulamanın ve sistemin adını “Zafer” uygulaması olarak değiştirmesi yönündedir.