Tanımadığın kocaman şehirde yapa yalnız olmak..
Zamana bırakılan herşey mutlaka bir yolunu bulup ya hayır ya...
Sabır ile yol almak lazımdı...
İstanbula aşıktım ben,istanbul anlatılmayacak kadar özeldir.
Boğazı,
Kız kulesi,
Çamlıcası
Kanlıcası (yoğurtu..)
Hele bir de
Kasımpaşası var ki...
Gerçekten çok mu güzel!?
Bilmiyorum ki!
Mecnuna sormuşlar:”çirkin Leylayı nasıl sevdin?”
Mecnun :”benim baktığım gözle baksaydınız,gördüğünüz benim Leylam olurdu”demiş.
Aşığın, baktığı gibi bakan, aşkı anlar.
Ankara’ya ilk defa gelmiştim.Soğuk ve bürokrat bir gri şehirdi.
Aslında şehirleri güzel yapan yaşadığın yerler ve insanlar dır.
Yavaş yavaş alışıyordum,sanki!
Ben ki, dili, dini,örf ve adetleri çok farklı bir ülkeye bile alıştım ki!
Ezan seslerinin olduğu
Bayrağımın dalgalandığı ülkemin şehrine yabancı mı kalacaktım!
Bir yerden geçerken o mekana yada şehre yüreğinizin kokusunu bırakmalısınız.
Eğer sevgiyi yüreğinizden dudaklarınıza yansıtırsanız,herşey güzel olur.
İnanın bana.
Her şeyin bence tek ilaçı yada çözümü vardır.
Sevgiyle bakabilmek ve gülümseye bilmek.
Ankara da, Çaykurun Misafirhanesine misafir olmuştum.
Otelleri oldum olası sevemem. Neden derseniz,sanırım çok kalabalık oluşundan kaynaklı bir soğukluk hissine kapılırım.
Çaykurun misafirhanesi dört katlı şirin bir yer.
Sanırım 20 odalı bir misafirhane.
Aile ortamı sıcaklığının yaşandığı bir ve
Ankaranın, son gün Kolej semtin de oldugunu öğrendiğim (ben hep Kızılay deyip durdum da) gri şehrin sıcak mekanı.
Müdürün den,
Resepsiyon görevlisine,temizlikçisinden, kahvaltı hazırlayan görevlisine...
Hepsi güler yüzlü ve cana yakın insanlar.
Tanımaktan sonsuz mutluluk duydum.
Hatta manevi bir oğlum ve bir kızım oldu.
Bilal ve Perihan.
Bilal(21)içine kapanık bir delikanlı.
Çok saygılı ve resmi duruşlu.
Ama gözlerindeki sıcaklık ve dürüstlük hatta sevgi ile bakışını görmemek imkansız.
Biraz uğraş verdim ama sonunda bana :”annem,nasılsın”dedi.
Hayatın pamuk ipliğine bağlı bir yaşam oldugunu anlıyorsunuz.
Ne zaman mı?
Nefesiniz size ihanet etmeye başladığı andan itibaren.
Ani den ,şiddetli bir göğüs ağrısıyla, nefes alamamaya başlayınca, kendimi kaldığım odadan,resepsiyona zor attım.
Nefes alamıyordum.Her nefes alışımda ağrım şiddetlenip bıçak gibi,
göğsüme batıyordu.
Bu yaşıma kadar böyle bir ağrı yaşamamıştım.
Bir an da merdivende yığılıp kaldım.
Perihan kızım resepsiyon dan koşarak geldi.
Müdüre Merve hanım,
ne zaman yanıma gelip nabzıma baktı hiç anlamadım.
Bir anda hepsi yanıma gelmişti.
Devamı kısmetse yarına