Bu köşemde, temmuz ayında yazdığım yazımda çok önemli bir soru sormuştum: “Normalleşme, Rusya’nın oyalama taktiği mi?” Bu soruyu sormamın üzerinden 4 ay 10 gün geçti. Ankara ile Şam arasında herhangi bir üst düzey görüşme olmadığı gibi, Rusya ve Türkiye tarafından yapılan açıklamalar, bu diplomatik girişimin tıkandığına işaret etmektedir.
Nitekim Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Lavrentyev, Türkiye’yi Suriye’de işgalci olmakla suçlayarak Türkiye’nin, Suriye’den çıkmasını ve Suriye muhalefetine desteğinin son bulmasını talep etti. Aynı şekilde Lavrentyev, Türkiye’nin Suriye’de YPG terör örgütüne karşı düzenleyeceği herhangi bir askerî harekâta karşı olduklarını da ilan etti. Suriye sahasında ise Rusya, YPG ile olan güçlü dayanışmasını sahada takip eden herkesin gözünün içine soktu.
Diğer yandan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı: “Beşşar Esed, Suriye'de barış istemiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'den çekilmesinin, yeni bir anayasanın kabulü ve serbest seçimlerin yapılması dışında tartışılması mümkün değildir.”
Okuyucularım hatırlayacaktır; bundan 4 ay 10 gün önce yazdığım yazımda, Rusya’nın Türkiye’yi oyaladığını düşünerek şu ifadeleri kullanmıştım:
“En iyi ihtimalle bile yıllar sürebilecek müzakere sürecinin yeniden canlanmasının altında iki sebep yattığını düşünüyorum.
Birinci sebep, Türkiye ile ABD arasındaki yeni ivme, Rusya’yı tedirgin ediyor. Eğer Türkiye ile ABD Suriye’de anlaşırlarsa bu Rusya’yı çok zorlayacaktır. Ne var ki ABD, YPG’den ısrarla vazgeçmeyerek Rusya’nın ekmeğine yağ sürüyor.
İkinci sebep ise ABD’deki seçimlerdir. Trump’ın iktidara gelmesi muhtemelken Rusya, zaman kazanmak istiyor. Eğer Trump seçilirse Rusya, muhtemelen Ukrayna’da rahatlayacaktır. Suriye’de ise Trump’ın aniden çekilmesi büyük bir olasılık olarak karşımıza çıkıyor. ABD’nin Suriye’den geri çekilmesi, Türkiye ile koordineli bir şekilde yapılmazsa Rusya, Suriye dosyasını zaferle kapatabileceğini biliyor.”
Türkiye’nin yapıcı tutumuna rağmen Şam ile süreç ilerlemedi. Sürecin en kolay unsuru olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Beşşar Esed’in görüşmesi dahi gerçekleşmedi. Ki zaten Suriye’deki gerçekliği bilenler için bu görüşmenin, sürecin en kolay yapılabilecek adımı olduğunu bileceklerdir.
Asıl zor olan, görüşmeden sonraki süreçtir; ama en kolay olanın bile yapılamaması, normalleşme çağrılarının ne kadar hatalı ve zamansız olduğunu gösteriyor. Çünkü sorun Ankara değil; sorun Şam.
Normalleşme sürecini yeniden denemeseydik Suriye’de bir harekât düzenleyebilir miydik? O, ayrı bir tartışma konusu. Ama Aralık 2022’den beri “normalleşme” adı altında zaman kaybettik. Rusya, beklentilerimizi karşılamadı.
Artık olan oldu. Bundan sonra geçmişe değil, önümüze bakmamız gerekiyor. Suriye için önümüzde üç seçenek bulunuyor:
1- Mevcut statükoyu koruyup Şam ile sorunu çözme ümidiyle beklemeye devam edeceğiz.
2- ABD Başkanı Trump ile anlaşıp Amerikan askerinin çıktığı yerlere Türk askeri ve Suriye Millî Ordusu’nun girmesini sağlayacağız.
3- Göbek bağımızı kendimiz kesip askerî harekât düzenleyeceğiz