Ayasofya’nın camilikten çıkarılıp müze haline getirilmesi Müslümanların ayağına takılmış bir pranga idi. Elhamdülillah, bu pranga kırıldı ve yeniden cami oldu. Keza her tarafı  kilise ve sinagog dolu olan taksim Camii de açıldı.

Bu arada askeri okullarımızda ve bazı kışlalarda da camiler inşa ediliyor. En son olarak Heybeliada Bahriye Mektebi Camisinin de Osmanlı zamanındaki yapısına uygun olarak inşa edildiği haberini de öğrendik. Bu konuda emeği geçen her kişiye ve hükümetimize şükranlarımızı arz ediyorum.

Bin yıldan beri İslam’ın bayraktarlığını yapmış olan Türk milleti bu cami haberlerinden sonra yeniden diriliş dönemine girmiştir. İslam medeniyetinin güzelliklerini, zarafetini ve Türk milletinin kahramanlığını dosta ve düşmana göstermiş olan bu millet, Osmanlı Devletinin küllerinden yeniden doğmaktadır.

Camilerin İslam uygarlığının gelişmesindeki rolünü anlamamız ve bunu genç nesillere anlatmamız gerekiyor. Zira bunu idrak etmede zorlanan çok sayıda insan vardır.

Camiler İslam toplumunun kalbi olup ortak lisanın meydana gelmesinde mühim bir rol üstenmişlerdir. Kur’an-ı Kerim’in ve Hazreti Peygamber’in (asm) mesajlarını en güçlü seviyede cemaatle namazdan ve Cuma hutbelerinden alabiliriz. Yüz yıllardan beri camilerde meydana gelen güçlü manevi atmosfer bütün yaşamımıza aksetmiştir.

Cemaatle namazın ve Cuma namazında okunan hutbenin önemini bir sonraki eğer bunu yazıma havale edip camileri kapatarak başımıza gelen musibetleri örnekleri ile anlatmaya çalışayım. 

İşte başımıza gelen bir çok felakette bu camilerin açılamaması ve Ayasofya’nın müze haline gelmesinin rolü vardır. Çünkü Fatih Sultan Mehmet Han’ın bedduasına ve lanetlemesine maruz kalmış bir toplum haline getirilmiştik. Artık manevi surlar parçalandı ve İslam’ın parlak ve nurlu sancağı yeniden dünyanın her yerinde dalgalanmaya başlayacaktır.

Tangır tungur sesleri ile Ezan-ı Muhammedi (asm) yerine getirilen ve şarkı sözlerine benzeyen sözler bir daha cami minarelerinden okunmuyor. Zira hayatına mal olmuş olsa da Adnan Menderes ve arkadaşları ezanı orijinal şekline dönüştürmüş ve “Allahu ekber” sadaları bütün dünyadan işitilmiştir.

24 Temmuz 2020 Tarihinde Ayasofya’dan okunan ezanların aynı 15 Temmuz 2016 tarihinde İslam düşmanlarına vurulmuş bir tokat gibi fakat daha güçlü bir şekilde yankılanmasına şahit olduk. Ezan-ı Muhammedi cami minarelerinden okunduğu zaman 15 Temmuz’da darbeci askerleri büyük bir korku salmış milletimizde ise müthiş bir manevi uyanış başlamıştır.