Gördüğümde ölmüş babaya öfke sandım önce. Aslında ölmüş bir insana öfke de mezarı parçalanır mı diye de düşündüm. Bunu yapan kızı olur muydu? Gerçek neydi acaba. Gerçek haberin tamamı düştüğünde de aslında belli olmadı.
Habersiz mezarı yaptıkları için sinirlenmiş ve mezarı parçalanmaya karar vermiş. Yok artık dedim. Haberli, habersiz.
Bir mezar nasıl parçalanır? Bir babanın kızı. Kız gözaltına alınmış ve sonra serbest bırakılmış.
Bugün 14 Şubat ve 14 şubat haberlerine de şöyle bir göz atayım dedim. 33 yıllık eşini depremde kaybeden 58 yaşındaki Mustafa Kemal Soner’in söyledikleri beni çok etkiledi.
6 Şubat Kahramanmaraş depreminde eşini kaybeden Soner buruk bir 14 Şubat geçiriyor.
Daha doğrusu bundan sonraki 14 Şubatların kendisi için bir anlamı olmadığını söylüyor.
Geçen yıl 14 Şubat öncesi Kıbrıs’a gitme planlarının depremle yıkıldığını buruk buruk anlatıyor.
Kemal beyin bu sözleri yüreklere dokunuyor elbette ama yine bir depremzedenin her gün gidip mezara gidip eşine kahve yapması canları çok acıtıyor.
Bu iki depremzedenin hikayesi ve benzer hikayelerden hep şunu anlıyoruz. Sevginizi göstermek için zaman kaybetmeyin.
Sevdiklerinize sevdiklerinizi hissettirin söyleyin.
Çocuğunuza, kızınıza, eşinize, annenize. Çünkü sevginizi bile hissettiremeyeceğiniz, söyleyemeceğiniz anlar olduğunda önceki günlerin kıymetini anlıyor, gecikmiş oluyorsunuz.
Allah hiç kimseyi sevdiklerinden ayırmasın.
Yeniden görüşmek umuduyla…