Bir ülkenin tarihine baktığınızda her taşında bir hikâye, her kalıntısında bir yaşam izi bulursunuz. Bu topraklar, antik dünyanın en büyük medeniyetlerinin beşiği olmuş. İşte bu medeniyetlerden biri de Syedra Antik Kenti. Antalya’nın Alanya ilçesindeki bu üç bin yıllık şehir, şu an toprak altındaki sırlarını yavaşça ortaya koyuyor.

Syedra’nın sokaklarında yürüyüp taş yapıların yanından geçtiğinizde geçmişin, Helenistik çağın, Roma İmparatorluğu’nun ve Selçuklu döneminin izleri hemen dikkati çeker. Bu antik kentte yıllardır devam eden kazı çalışmaları, sadece taşların değil, insan hikâyelerinin de yeniden canlanmasını sağlıyor. Syedra Antik Kenti’nin kazı başkanı ve Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ertuğ Ergürer’in liderliğinde, bu benzersiz tarihe ulaşmak için tam altı yıl harcandı.

Kazılarda ortaya çıkan Sütunlu Cadde gibi yapılar, ziyaretçileri zamanda geriye götüren bir köprü âdeta. Şimdi ise Syedra’nın en önemli yapı taşlarından biri olan tiyatroya sıra geldi. Ergürer ve ekibi bu sezon tiyatroda dolgu çalışmaları yaparak bu yapıyı temizlediler, çevresindeki bitkilerden arındırdılar ve gezi yoluna bağladılar. Şimdi tiyatronun o görkemli yarım daire duvarları artık daha net gözüküyor, ziyaretçilere kendini gösteriyor.

Bu tiyatro, tahmini dört-beş bin kişilik bir kapasiteye sahip. Düşünsenize, binlerce yıl önce insanlar burada toplandı, oyunlar seyretti, kahkahalar attı, belki de gözyaşı döktü. Tiyatrolar sadece eğlence için değil, sosyalleşme, duygu paylaşımı ve kolektif bilincin yükseldiği yerlerdi. Roma dönemi tiyatrolarında, bir yandan zengin ile fakir ayrımı ortadan kalkarken bir yandan da toplumsal hikâyeler gözler önüne serilirdi. Ergürer’in belirttiği gibi, insanlar bir zamanlar sıkça tiyatroya giderdi. Bugün biz de antik bir tiyatroda oyun izlesek nasıl olurdu acaba?

Ancak kazı süreci zahmetli. Özellikle tiyatro binasında yapılan dolgu çalışmaları, oldukça titizlik istiyor. Oturma sıraları, sahne, sesin yankılandığı boşluklar... Her şey birer parça hâlinde gün yüzüne çıkıyor. Ergürer ve ekibi, gelecek yıllarda daha yoğun çalışmalarla tiyatronun oturma sıraları ve sahne bölümüne ulaşmayı planlıyor. Yani ziyaretçilerin karşısında çok daha bütün bir yapı olacak. Syedra Antik Kenti’nin tiyatrosu, bir miras olarak canlandıkça aslında biz de geçmişimizi yeniden tanıyacağız.

Syedra, Türkiye’nin antik hazinelerinden yalnızca biri. Bu kazıların devam etmesi, topraklarımızın altındaki gizemlerin, köklerimizin ne kadar derin olduğunu anlamamızı sağlıyor. Umut edelim ki bu proje, ülkemizdeki diğer tarihî alanlara da ilham versin ve onları da geleceğe taşısın. Çünkü geçmişi bilmeden geleceği inşa etmek pek de mümkün değil. Syedra, bu köklü geçmişi bize hatırlatan, yaşayan bir tarih olacak gibi duruyor.