Bergama, antik dünyanın en önemli yerleşim yerlerinden biri. Pergamon Antik Kenti’nin ihtişamını biliyoruz ancak bu toprakların derinlerine inip çok daha eski dönemlere ait izler bulduğumuzda işin rengi değişiyor. Bakırçay Ovası'nda bu yıl yapılan yüzey araştırmalarında ortaya çıkan yaklaşık 4 bin 500 yıllık mermer tanrıça figürü, bu değişimin en somut örneklerinden biri.
Sadece 4,5 santimetre boyunda, mütevazı bir mermer idol. Görünüşte küçük ama taşıdığı anlam büyük. Prof. Felix Pirson'un ifadesiyle bu küçük figür, modern sanat eseri gibi bir etki bırakıyor. Detaydan yoksun ama düşüncelere kapı aralayan, dönemin inanç sistemine dair ipuçları veren bir eser. Peki, bu figür neden bu kadar önemli?
Birincisi, Tunç Çağı’na tarihleniyor. Batı Anadolu'nun bu dönemine dair elimizde çok az bilgi var. Özellikle Bergama gibi önemli bir yerleşim yerinin çevresi hakkında ne biliyoruz? Çok az şey. Oysa ki bu idol bize şunu anlatıyor: Bergama'nın çevresi, yalnızca tarım yapılan bir bölge değilmiş. Yüksek kültürlü, inanç sistemleri olan, belki de bir tanrıçayı onurlandıran bir topluluk yaşıyormuş burada.
İkinci olarak figürün Truva’daki benzerleriyle olan ilişkisi dikkatimizi çekiyor. Truva, tarih öncesi Batı Anadolu'nun en bilinen yerleşimlerinden biri. Ancak Pergamon’un çevresinde, böylesine bir idolün bulunmuş olması, bölgedeki kültürel etkileşimlerin ve bu bölgenin zengin geçmişinin bir kanıtı. Bu heykel, yalnızca bir tanrıça figürü değil, Batı Anadolu’nun tarihine dair yeni kapılar açan bir anahtar niteliğinde.
Bölgede yürütülen yüzey araştırmaları yalnızca şehir merkezini değil, Pergamon’un çevresindeki yaşamı da öğrenmeye odaklanıyor. Haritalar, uydu fotoğrafları, jeofizik etütlerle yapılan bu titiz çalışmalar, antik çağın derinliklerinde kalmış izleri birer birer ortaya çıkarıyor. Bu tür buluntular, sadece akademik çevreler için değil, hepimiz için büyüleyici. Neden mi? Çünkü Bergama gibi bir yer, zaten antik dünyanın önemli merkezlerinden biri olmasına rağmen bu figür gibi keşifler sayesinde onun bilinmeyen geçmişi de gün yüzüne çıkıyor.
Tabii ki bu buluntunun tek başına kesin bir anlam taşıyıp taşımadığını söylemek zor. Belki bir tanrıça, belki de bu bölgenin kurucusu… Ancak bildiğimiz bir şey var: Bu figür, o dönemin insanları için çok önemliydi. O zamanın inanç sistemi, kültürel yapısı, belki de sosyal hiyerarşisini anlamamıza yardımcı olabilir.
Bu keşif sadece arkeolojik bir buluntu değil, aynı zamanda bu topraklarda yaşayan eski halkların dünya görüşü ve inançlarına dair derin bir yolculuğa davet niteliğinde. Prof. Pirson ve ekibi, Bergama’nın tarih öncesi dönemine dair bilinmeyenleri aydınlatmaya devam ediyor ve biz de her yeni buluntu ile şaşırmaya devam ediyoruz.
Düşünsenize, 4 bin 500 yıl önce burada yaşayan insanlar, bu küçük figüre belki de hayatlarını adayarak saygı gösteriyordu. Şimdi o figür, bize bu toprakların ne denli zengin bir kültürel mirasa sahip olduğunu hatırlatıyor.
Bergama sadece bir antik kent değil, aynı zamanda geçmiş ve geleceğin buluştuğu bir nokta.