Nihayet İran’ın iyiden iyiye istihza edilmeye başlanan “stratejik sabrı” son buldu ve İsrail’e yönelik kapsamlı bir füze saldırısı gerçekleştirildi. 200’ye yakın süpersonik, atmosfer üstü uçuş yapan balistik füze ile Tel Aviv başta olmak üzere İsrail’deki askerî üsler hedef alındı. ABD’nin bölgede konuşlu hava savunma istemleri ile İsrail’in Arrow 2-3 yüksek irtifa hava savunma sistemleri bazı füzeleri düşürse de İran’ın balistik füzelerinin genel olarak hedefleri vurduğu görüldü. Burada sivil kayıplar söz konusu değil ancak İran’ın da ifade ettiği şekilde F35’lerin konuşlu olduğu Nevatim Hava üssü, Tel Nof ve Netivot üsleri vurulmuş durumda. Bunlarla ilgili görsel konfirmasyonlar da var ancak üslerin ne kadar hasar gördüğü, F35’ler başta olmak üzere herhangi bir uçak kaybı yaşanıp yaşanmadığı şu an bilinmiyor. İsrail’in askerî sansür uyguladığını unutmamak gerek. Yine bazı kaynaklar, İsrail’in beş tanker uçak kaldırarak saldırı öncesinde F35’leri havada tutmaya başlayarak korumaya çalıştığını da iddia ediyor. Saldırının verdiği zararı önümüzdeki günlerde uydu görüntüleriyle daha net anlayabileceğiz ancak İran’ın bu sefer sahici bir şekilde İsrail’i hedef aldığı çok açık. Elbette bunun sebeplerini değerlendirirken olası sonuçlarını da irdelemek gerekiyor.

Sebepleri ve sonuçları

Öncelikle İran’ın liderliğindeki direniş ekseni İsrail’in art arda saldırılarına muhatap olurken ciddi anlamda zarar görmeye başlamıştı. Özellikle Hizbullah’ın lider kadrosuna yönelik suikastlar ciddi anlamda Hizbullah’ı zorlamaya başlamışken İsrail karadan da Lübnan’ı işgal etmek için sınırda tahkimata başladı. Böyle bir atmosferde hem caydırıcılık hem de eskalasyon üstünlüğü mutlak şekilde İsrail’e geçmişti, İran’ın önünde iki olası seçenek olarak ya artık geri adım atarak vekilleri korumasız bırakacak ya da bölgesel savaşı göze alarak öne çıkacak ve doğrudan İsrail’e müdahale edecekti. Görünen o ki İran sonunda cesurca bir adım atarak İsrail’e karşı kendini öne çıkardı. Elbette bu hamlenin ciddi sonuçları olacaktır. İsrail’in karşılık vermesi çok büyük olasılık. Bu karşılığın kapsamı ve niteliği, önümüzdeki süreci belirleyecek. ABD’nin şu anki aşamada İsrail’in misillemesine doğrudan dâhil olması beklenmemeli ancak İsrail anlamlı bir karşılık verirse ki öyle görünüyor, İran’ın da yeniden füzelerle İsrail’i vurması söz konusu olacak. Bu da doğrudan sıcak savaşın başlaması anlamına geliyor. İsrail bir yandan Lübnan’ı karadan işgal ederken diğer yandan Irak, Suriye ve Yemen’deki milis güçlerle yüzleşmek durumunda. Elbette İran’ın balistik füze tehdidi ile birlikte. Böyle bir eskalasyonda ABD’nin de savaşa dâhil olması mecburiyeti doğacaktır. Bu kötü senaryodan hiç de uzak görünmüyoruz. ABD’de yaklaşan seçimler ve İran’ın konvansiyonel ölçeği ile birlikte asimetrik kapasitesi, bölgedeki vekil unsurları ile birlikte dünya enerji hatlarını içinde barından Hürmüz Boğazı başta olmak üzere küresel ekonomiye verebileceği zarar elbette ABD’yi caydıran unsurlar. Ancak Beyaz Saray’daki güç boşluğu ile birlikte siyonizmin ABD karar alma mekanizmasındaki etkisi, ABD’yi irrasyonel şekilde İsrail’in peşinden sürüklemeye devam ederken büyük bir bölgesel savaşın da kapısını aralıyor.