DEM heyetinin İmralı’yı ziyaret ederek Öcalan ile görüşmesi, PKK terör örgütünün tasfiye edilmesine ilişkin siyasi ve askerî çabaları yeniden gündeme getirmiş oldu. Devlet Bahçeli’nin çıkışı ile ilk kez kamuoyun önüne gelen Öcalan meselesi, Suriye’de muhaliflerin Şam’a yürüyerek Esed’i devirmesiyle bir anda gündem dışına çıkmıştı ancak DEM adına Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder'den oluşan iki kişilik heyetin Öcalan ile görüşmesi sürecin arka planda devam ettiğini göstermiş oldu. Ancak görüşmenin ardından yapılan açıklamada Öcalan ve DEM’in hâlâ bir çağrıda bulunmadıkları ve top çevirdikleri görülüyor. Bir şeyin altını net şekilde çizmemiz lazım. Yeni bir “çözüm süreci” asla ama asla gündemde değil. Şu anda yapılmaya çalışılan şey Öcalan’ın, terör örgütünü tasfiye ettiğini ilan etmesi, PKK’nın silah bırakması ardından ise DEM için siyaset alanının genişlemesi. Devletle Öcalan’ın müzakere edeceği, çeşitli talepler ve siyasal açılımlara binaen PKK’nın kademeli silah bırakacağı bir süreçten bahsetmiyoruz, böyle beklentileri olan varsa ciddi anlamda hayal kırıklığına uğrayabilirler.
Hele ki Suriye’de denklemin tamamen Türkiye lehine değiştiği, PKK’nın en büyük destekçilerinden olan Esed’in devrilmesi ve muhaliflerin Şam dâhil Suriye’nin PKK bölgeleri dışında tamamen özgürleştiği bir saha gerçekliğinde PKK iyice dar bir alana sıkışmış durumda. Askerî olarak harekâtlar düşük yoğunluklu da olsa Tişrin, Karakozak, Ayn İsa gibi bölgelerde devem ediyor. Rakka ve Deyrizor gibi Arap bölgelerinde ise zaman zaman halk isyanlarına şahitlik ediyoruz. ABD ve diğer Batılı ülkelerin de PKK’nın Suriye’deki silahlı yapılanması YPG’ye dair söylemlerinde ciddi değişimler söz konusu. Suriye’de PKK/YPG’nin tasfiyesi sadece zaman meselesi. Irak’ta da benzer bir fotoğraf var. Ankara-Bağdat-Erbil arasında ciddi bir koordinasyon ve terörle mücadele bağlamında kararlılık söz konusu iken TSK alan hâkimiyetini PKK aleyhine her geçen gün artırıyor. Türkiye’de ise örgütün silahlı unsurları neredeyse tamamen yok edilmiş durumda. PKK askerî açından hiç olmadığı kadar zayıflatılmış bir durumda diyebiliriz. Dolayısıyla Öcalan’ın kullanılması ve araçsallaştırılması evet PKK’nın kalan unsurlarının tasfiyesi açısından anlamlı ve önemli olacaktır; ancak asıl etken, PKK ve siyasal unsurlarının radikalleştirdiği ve Türkiye’den uzaklaştırdığı tabanlarına yeninden Türkiye aidiyeti kazandırılması ve normalleştirilmesi açısından önem ifade edecektir diye düşünüyorum.
Bu bağlamda PKK’nın Öcalan/DEM üzerinden tasfiyesi süreci eğer iyi yönetilebilirse Türkiye açısından, iç cephenin güçlendirilmesi açısından büyük önem arz ediyor. Yine Türkiye’nin bölgesel anlamda yükselen gücü açısından da pozitif etki oluşturabilecek bir kazanım olacaktır. Ancak Türkiye açısından asla olmazsa olmaz değil. Öcalan/DEM, iyi niyetli şekilde hareket etmedikleri takdirde direk rafa kaldırılması gereken, ciddi riskler de barındıran bir çaba olduğunu unutmamak gerek.