Özgür Özel ve ekibinin CHP’ye açtıkları yeni yol, bir demagoji güzergâhı. Demokrasi değil, demagoji. Bu kısa yazıda, kavramın kökenine doğru kazı yapma imkânım yok. Demagoji, bir tür ‘cambazlık’. Üstelik CHP için iki koldan işliyor.
Özel, DEM seçmenine demagoji ile yaklaşınca geleneksel CHP seçmenine, alışıldık biçimde seslenme zeminini de kaybediyor. Onlara da DEM’e yönelttiğinin simetrisinde yer alan bir başka demagoji ile yaklaşmak zorunda kalıyor.
İmamoğlu da ‘genel başkanı’ ile bu konuda yarış hâlinde. Kısacası, Mansur Yavaş’ı dışarıda tutarsak Özel ve İmamoğlu’nun siyasetlerine rengini veren tarz; demagoji.
Özgür Özel’in, bir özelliğini de anmadan geçmeyelim. İmamoğlu, kendince stratejik adımlar atarken Özel, koştur koştur siyaset yapıyor ve koşturmacası demagojiyi daha da görünür hâle getiriyor. Acele karar verip telaşla uygulamaya geçmenin, başına açtığı dertleri saymaya kalkıp konuyu dağıtmak istemem.
Esenyurt’ta kolaj bir profil
Özgür Özel, yerel seçimlerde ancak başarırsa ayakta kalabileceğini biliyordu. Seçim, onun için kazanmak/kaybetmek değil, varlık/yokluk meselesiydi. Esenyurt’ta ‘kent uzlaşısı’ formülü karşısına çıkınca bu ortaklığın diğer ucunda terör örgütü olduğunu bilse de “hayır” demedi. “Seçim kazanalım, sonrasına sonra bakarız.” deyip geçti. Bu adımın hiç olmadığı kadar sorun çıkarabileceğini, partinin kimliğini yaralayabileceğini tahmin etse de önemsemedi.
Ahmet Özer, bu yoldan CHP’nin Esenyurt Belediye Başkanı oldu. Resmiyette CHP’li, uygulamada DEM Partili ve DEM üzerinden Kandil’le irtibatlı kolaj bir profil.
Özer’in görevden el çektirilmesine, Özel ve İmamoğlu yüksek tonda itiraz etti. Madem içlerine almışlardı, başka türlüsünü yapamazlardı. Yerel seçimde oy getirmişti, şimdi de yayacağı mağduriyet hissiyle katkı sunabilirdi.
Mardin’den Batman’a yol gitmez
Özgür Özel, belediyeye kayyım atandığını duyar duymaz Mardin’e gitti. Ahmet Türk ile günü gününe bir fotoğrafı olsun, Ahmet Türk’le dayanışmasını herkes görsün istiyordu.
Özel, Mardin’den Batman’a geçip Ahmet Türk’le aynı konumda olan Gülistan Sönük ile de fotoğraf çektirebilirdi; ancak bunu tercih etmedi.
Sönük’ün hikâyesi şöyleydi: Yerel seçimlerin aday belirleme sürecinde PKK Batman’da, dört dörtlük bir ‘demokratik infaz’ gerçekleştirmişti. DEM Parti, demokrasi şovu yapmak üzere Batman’da ön seçim yapmıştı. DEM çizgisinde siyaset yapan, 30 yıllık Avukat Mehdi Öztüzün, oyların yüzde 80’ini aldı. Kandil, bu sonuçtan mutlu olmamıştı. Uyduruk bir gerekçeyle Öztüzün’e adaylıktan el çektirildi. Yerine, Gülistan Sönük aday gösterildi. Önemli olan sivil siyaset değil, terör baronlarına bağlılıktı. Kandil’in öfkesi dinmemişti. Öztüzün partiden ihraç edildi, hatta hedef gösterildi.
DEM Partililer ikiye ayrılır
Özgür Özel, Ahmet Türk’le Gülistan Sönük arasındaki farkın farkındaydı. Ahmet Türk genel seçmenin gözünde ak saçlı, bilge bir siyasetçiydi. Onunla çekilen fotoğraf, seçim geldiğinde “Zor zamanda yanınızdaydım.” demek için tedavüle sokulabilirdi. Oysa Gülistan Sönük’le fotoğraf çektirmekten kaçınmak gerekiyordu. Çünkü onun arkasında, CHP seçmeninin kaldıramayacağı kadar ağır bir terör örgütü fonu vardı.
Bu tablodan çıkan sonuç; demek ki Özgür Özel’in kafasında, ‘makbul DEM’liler ve makbul olmayan DEM’liler’ ayrımı var! Zaten ‘demagoji’ dediğimiz de işte bu çatlaktan sızıyor.
Ahmet Özer CHP’ye iliştirilmiş, içerideki DEM Partili; Ahmet Türk yan yana gelinmesi faydalı DEM Partili; Gülistan Sönük ise uzak durulması gereken DEM Partili. Üç ayrı profil için üç ayrı tavır geliştirmek ve bunu sürdürmek, demagojiyi derinleştirip kalıcı hâle getirebilir.
Özgür Özel ya da Ekrem İmamoğlu, bu politik ayrıştırmayı kamuoyuna nasıl izah edecekler? Geleneksel seçmenlerine hangi dille seslenecekler? CHP yönetimi geri dönülemez bir demagoji güzergâhında ilerliyor.
Hem bunu hem ötekini
CHP, geçmişten getirdiği seçmeninin oyunu kaybetmeden DEM seçmeninin oyuna uzanmak istiyor. Birbiriyle çelişen iki şeyi aynı anda isteyenleri bir tehlike bekler; “Hem bunu hem ötekini” derken “Ne bunu elde tutabilmek ne ötekini ele geçirebilmek!”