CHP’nin Tüzük Kurultayı öncesinde delegelerin ihraç edilmesi tartışması kapalı grup toplantısına da konu oldu CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı ile Genel Başkan Özgür Özel arasında yaşanan diyalog medyaya da düştü. İşte o diyalog:

O.K.S. – Ankara İl Danışma Kurulu'nda ‘Bazıları değişimci olmadıkları için dört kişinin ihraç edildiğini söylüyor.’ ifadeleriyle beni mi kastettiniz? 

Ö.Ö. – Evet, ihraç edilenler değişimci olmadıkları için değil, Genel Başkan'a küfrettikleri için ihraç edildiler.

O.K.S. – Belli ki beni izlememişsiniz. Ben ‘Değişimci oldukları için ihraç edildiler.’ ifadesini kullanmadım. ‘Kurultay öncesi ihraç edilmeleri doğru olmamıştır.’ dedim ve hâlâ aynı görüşteyim. İl başkanının size küfrettiği iddia edilen konuşmasını izlediniz mi?

Ö.Ö. – Hayır izlemedim.

O.K.S. – Ben izledim. Konuşmalarda ihracı gerektirecek bir küfür yok. Sadece eleştiri var. İhraç edilmeleri haksız olmuştur.

Bu diyaloğun ardından, Kars Milletvekili İnan Akgün Alp da söz alarak, “İhraç edilen Kars İl Başkanı Taner Toraman ile aramızda anlaşmazlık vardı ama CHP’liliğine kefilim, size küfretmedi.” açıklamasında bulundu.

İşte CHP demokrasisi, hâlâ ‘çiçeği burnunda’ sayılabilecek Özgür Özel’in ilk icraatlarından birisi delege yapısını değiştirmek olmuş.

Özgür Özel öyle de ondan önceki Kemal Kılıçdaroğlu farklı mı idi, tabii ki hayır.

Kemal Kılıçdaroğlu döneminde neredeyse delegelerin tamamı Alevi yurttaşlardan seçildi.

Delegelerin Alevilerden seçilmesi sonucu Alevi nüfusunun en az olduğu illerden birisi olan Samsun’da bile yapılan ön seçim tiyatrosunda sandıktan Alevi bir CHP’li çıktı. Bunun sebebi Alevilerin örgütlü olması sebebiyle kendilerinden birisini tercih etmiş olmalarıdır.

Oysa demokrasi en çok CHP’de vardı. 

Biraz da Baykal dönemine bakalım isterseniz.

Baykal döneminde de CHP’nin politbürosunun başında Önder Sav vardı.

Baykal’ın etkisi sınırlı, Önder Sav’ınki ise CHP içinde sonsuza yakındı. Yıllarca Önder Sav’a kendisini kabul ettirenler milletvekili oldu, belediye başkanı oldu, PM’ye girdi.

CHP’de partiye hâkim olanların kontrolü altında, birçok belediye başkanı ve milletvekili yapma gücü, Türkiye İş Bankası’nda ayrıcalıklı üyelik vb. gibi güçler vardı.

CHP’de siyaset yapanlar diğer partiler ve ülke yönetimi için sürekli demokrasi çağrısında bulunabilirlerdi. Ama CHP içinde iktidar olanlar kendi demokrasi oyunlarını oynayabilirlerdi. CHP’li İlhan Cihaner’in tabiriyle ‘işleriyle aşlarıyla tehdit’ edilen ya da ‘motive’ edilen delegeler genel başkanın isteği dışında karar alacak değillerdi ya.

Şu anki CHP tüzüğü de delegeleri de Kemal Kılıçdaroğlu tarafından değiştirilmişti.

Ama Kılıçdaroğlu’nun belirlediği delegeler de istedikleri sonucu almasını sağlayamadı.

Nasıl ki parti içinde Baykal’ın güçlü olduğu varsayıldığı zamanda -bir kumpas sonucu olsa da- koltuğundan edildi.

Seçim öncesi Kemal Kılıçdaroğlu da parti içinde çok güçlü idi.

CHP’de köklü değişiklikler yaptı.

Delege yapısını değiştirdi.

Gün geldi o da değişti.

Özgür Özel; “CHP’nin diğer partilerden çok önemli bir farkı vardır. Bizim kurultaylarımızın özelliği şudur: Bizim kurultaylarımız, liderlerden talimat almaz. Liderlerin dediğini yapmaz. Liderlerin telgrafında ayağa kalkıp nefes almadan dinlemez. Bizim CHP’nin kurultayları görev almaz, görev verir.” böyle demiş ama herkes biliyor ki işler öyle yürümüyor.

Bundan sonra da yürümeyecek.

Özgür Özel hem Kılıçdaroğlu ile hem de İmamoğlu ile ayrı ayrı cephelerde mücadele etse de genel başkanlığını iyice tahkim ettikten sonra önümüzdeki seçimlerde CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak kendini öne çıkaracak.

Ha diyebilirsiniz ki “Ben aday olmayacağım.” Dedi; Kılıçdaroğlu da öyle demişti.

İzleyelim görelim...

Sokaklarımız Teksas’ı aratmıyor.

Esenyurt’ta günde yüzlerce asayiş olayı meydana geliyordur muhtemelen.

Birçoğunu da medyada görüyoruz.

Bunun yani sıra dün Pendik’te bir börekçi, bir kadını taciz ediyor.

Eşi, börekçiyi uyarıyor, sonra tüm personel kadının eşini linç ediyor âdeta.

Başka bir olay:

Yedi suç kaydı olan birisi trafikte kendisini uyarak yargıtay savcısını sokak ortasında dövüyor.

12 suç kaydı olan biri, gazeteciyi tehdit ediyor.

Maalesef bu olayları görünce ‘asayiş berkemal’ diyemiyoruz.

Geleceğimziden endişeleniyoruz.

Polisler sahada etkin olmadıkları gibi hâkimler de caydırıcı ceza vermiyorlar.

Bu durum ciddi bir risk teşkil ediyor. Bir an önce önü alınmazsa ileride büyük problemler yaşayabiliriz.

BRICS+ dünyada Amerikan hegemonyasına alternatif

Türkiye BRICS+ üyeliğine başvurdu.

Bizim için hayırlı olacak.

Asya yükseliyor.

Türkiye yükseliyor.

Her şeyden önemlisi en büyük emperyalizm aracı olan dolarizasyon azalıyor.

Bizim için önemli adım, kalkınma ve büyümemize ciddi katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Tekrar hayırlı olsun…