Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirve Toplantısı‘na katıldı. Toplantıda, İsrail’in Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırıları hakkında konuşuldu. Ancak Suriye rejim lideri Beşşar Esed konuştuğu esnada salonda Cumhurbaşkanı Erdoğan yoktu.

Türk medyasında daha çok İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirve Toplantısı’nın ‘aile fotoğrafı’ dikkat çekti. Aile fotoğrafında Beşşar Esed ile Cumhurbaşkanı’nın aynı karede yer alması haberleştirildi.

Ancak Cumhurbaşkanı’nın zirveye katılımcıları belirlemediği ve zirvenin ‘aile fotoğrafında’ yer almamasının da mantıklı olmadığı düşünülürse, bu gelişmeye çok fazla anlam yüklememek gerekir. Nitekim Esed’in zirvede katılımcı ve konuşmacı olarak bulunması bu zirvenin Arap Ligi ile İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından ortak organize edilmesindendir. Şam yönetimi Arap Ligi’ne geri alındığı için bu zirvede yer almaması mümkün değildi.

Asıl haber, iki siyasi liderin aynı karede bulunması değildir. Asıl haber, Cumhurbaşkanı’nın Beşşar Esed konuştuğunda salonu terk etmesidir.

Peki neden?

Son aylardaki gelişmelere baktığımızda Cumhurbaşkanı’nın ‘Sayın Esed’ açıklamasıyla başlayan birçok demecinde, Şam’a yönelik olumlu ifadeleri vardı. Cumhurbaşkanı sürekli olarak Türkiye’nin Şam ile müzakereye hazır olduğunu beyan etti. Ancak bu açıklamaların olumlu tonuna rağmen Şam tarafından sürekli olarak ya olumsuz tepki geldi ya da açıklamaları dikkate bile alınmadı.

Ben uzun süredir Ankara ile Şam arasındaki normalleşme adımların çok gerçekçi olmadığı ve Şam’ın olumsuz tutumu sebebiyle bir sonuç elde etmenin çok zor olduğunu anlatıyorum. Hatta ve hatta bu ‘süreçte’ en kolay ve en olabilir gelişmenin, Cumhurbaşkanı’nın Beşşar Esed ile görüşmesi olduğunu da yazdım.

Suriye’deki ihtilafın çözümü için Şam, tutumunu değiştirmeli. Bizim siyasi önceliklerimizle Şam’ın beka algısı birbiriyle örtüşmüyor. Şam’ın toprak bütünlüğü algısıyla bizim Suriye’nin toprak bütünlüğü yaklaşımız farklı. Bizim terör örgütü tanımlamamızla Şam’ın tanımı aynı değil.

Bir de bunun üzerine Suriye sahasındaki çok karmaşıklı yapı geldiği için en kolay şey, Cumhurbaşkanı’nın Esed’le oturup görüşmesidir. Ama görüldüğü üzere Türkiye’nin tüm çabalarına rağmen bu gerçekleşmedi.

Cumhurbaşkanı’nın salonu terk etmesi, aslında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Arap Ligi Zirvesi’nde yaptığı konuşma esnasında Esed rejimin Dışişleri Bakanı’nın salonu terk edilmesinin unutulmadığını da gösteriyor.

Özetle Ankara ile Şam arasında başlatılmak istenilen süreç olumlu ilerlemedi. Türkiye’nin yapıcı yaklaşımı, Şam’da karşılık bulmadı. Cumhurbaşkanı da salonu terk ederek Türkiye’nin pozisyonunu tekrar göstermiş oldu.

ABD’de Trump’ın seçimleri kazanmasıyla Türkiye’nin önüne yeni bir fırsat geldi. Trump ile Cumhurbaşkanı’nın Suriye konusunda anlaşması mümkün. Eğer bir anlaşma gerçekleşirse Türkiye Şam, Rusya ve İran’a rağmen Suriye’deki terör sorununu çözebilir.

Türkiye ile ABD anlaşamazsa o zaman Türkiye için kendi göbek bağını kesmekten başka bir alternatif kalmayacaktır.