Suriye, savaşın yıkıcı etkileriyle şekillenen bir yeniden inşa sürecine hazırlanıyor. Ancak bu süreç, yalnızca yıkılan binaların yeniden yapılması değil, aynı zamanda altyapı eksikliklerinin giderilmesi ve toplumsal fay hatlarının yönetilmesini de gerektiriyor. Yaptığım saha gözlemlerim bana elektrik, su, ısınma ve telekomünikasyon gibi temel hizmetlerde yaşanan sorunlar halkın günlük yaşamını derinden etkilerken, sosyolojik gerilimlerin de tetikleyicisi olabileceğini gösteriyor.

Elektrik: Hayatın nabzı

Elektrik altyapısı, Suriye’nin farklı bölgelerinde büyük farklılıklar gösteriyor. İdlib ve güvenli bölgelerde elektrik düzenli sağlanıyor olsa da rejim kontrolündeki bölgelerde ve savaşın harap ettiği alanlarda jeneratörlere bağımlılık hâkim. Bu durum, yüksek maliyetlerin yanı sıra enerji tasarrufu açısından sürdürülemez bir yük oluşturuyor. Elektrik kesintileri, hayat tarzlarını da şekillendirmiş durumda. İnsanlar evlerinde elektriğin olduğu akşamlar ve elektriksiz akşamlar için ayrı düzenler geliştirmiş; LED ışıklar ve jeneratörler günlük yaşamın bir parçası hâline gelmiş.

Halep, Lazkiye ve Şam gibi büyük şehirlerdeki durum ise daha karmaşık. Halep kırsalında elektrik altyapısı neredeyse yok denecek kadar kötü durumda. Şam’ın merkezinde nispeten daha fazla elektrik sağlanırken, kırsalda ve yıkılan bölgelerde ciddi eksiklikler var. Türkiye ve Katar’ın göndereceği ve toplamında 800 megavat üretim kapasiteli iki elektrik üretim gemisi, elektrik ihtiyacını geçici olarak hafifletecektir.

Isınma ve yaşam koşulları

Suriye’de ısınma sorunu, kış aylarında en büyük zorluklardan biri olarak öne çıkıyor. Halk, genellikle petrol sobalarını kullanarak ısınmaya çalışıyor. Ancak bu petrolün temini hem maliyetli hem de YPG kontrolündeki bölgelerden geldiği için stratejik sorunlara neden oluyor. Türkiye’den Suriye’ye dönmeyi düşünen sığınmacılar için bu yaşam standartları, geri dönüş kararını daha da zorlaştırıyor. Bu kış dönemi bittikten sonra Suriye’ye daha geniş geri dönüşler öngörüyorum.

Sosyolojik gerilim potansiyeli

Suriye’deki altyapı sorunları yalnızca teknik bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal bir sınav. Halkın savaş sürecindeki tecrübelerine göre dört ana kategoriye ayrıldığını görüyoruz: rejim kontrolünde yaşayanlar, muhalefet bölgelerinde kalanlar, yurt dışındaki sığınmacılar ve YPG kontrolünde bulunan alanlardaki nüfus.

Bu grupların beklentileri ve algıları farklılık gösteriyor. Rejim kontrolündeki bölgelerde yaşayanlar için İdlib ve güvenli bölgeler bir “refah” sembolü olarak algılanabilirken, yurt dışındaki sığınmacılar için bu bölgelerin koşulları bile yetersiz kalabilir. Sosyal algılardaki bu farklılıklar, Suriye’nin yeniden inşa sürecinde gerilimlerin artmasına neden olabilir. Nitekim herkesin farklı bir göç hikâyesi ve hayat tecrübesi olduğu gözlemlenmiştir.

Suriye’nin altyapı sorunlarının çözümü, savaşın yaralarını sarmak için bir başlangıç noktası olmalıdır. Ancak bu süreçte toplumsal farklılıkları dikkate alacak bir yaklaşım geliştirilmezse, altyapı sorunları gelecekte daha büyük sosyolojik fay hatlarına dönüşebilir. Suriye için inşa edilen her kilometre elektrik hattı, her su kuyusu ve her yeni bina, yalnızca fiziksel değil aynı zamanda sosyal bir köprü olarak da işlev görmelidir. Bu yazıda bahsettiğim sorunlar haricinde daha birçok mesele var ama en acil olanların bunlar olduğuna inanıyorum.