Davet sorumluluğu taşıyan birey her konuda titiz olmalı, ihmalkâr davranmamalı sabır ve metanet ehli olmalıdır. Müslüman birey, insanların ıslahı için çaba sarfetmenin, yeryüzünde tevhid ve adaletin hâkim olması için mücadele etmenin sorumluluğunun farkında olmalı, bu sorumluluğun da iyiliği anlatıp kötülükten sakındırmak olduğunu en güzel şekli ile ortaya koymalıdır. Müslümanın inancının gereği olarak iyiliği anlatıp kötülüklerden sakındırması gerekir. Bu mesuliyet, ümmetin her bireyi için, herkesin kendi konumuna, donanımına ve özellikleri ölçüsünde geçerlidir. İslâm, Allah Rasûlü tarafında tebliğ ve davetle  ile yayıldı. Peygamberimize tebliğ görevinden vazgeçmesi için olmayacak şeyler teklif edildi. 

Peygamber Efendimiz, bütün bu teklifleri: “Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseniz vallahi görevimden vazgeçmem”5 diyerek reddetmiştir. İslâm, bazılarının iddia ettiği gibi kılıçla değil tebliğ ile yayılmıştır. İslâm’ı yaymak için İslâm Peygamberi, metodun her çeşidini denemiş ve uygulamıştır.  Bir âyette de: “Sizin içinizden hayra çağıran iyiliği emredip kötülükten vazgeçiren bir topluluk bulunsun.” (Âl-i İmrân, 3/104) “Siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. Çünkü siz iyiliği emreder ve Allah’a inanırsınız” (Âl-i İmrân, 3/110)  buyrularak da tebliğ hareketinin Kıyamete kadar sürdürüleceği bildirilmiştir. “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü güzel bir şekilde önle…” (Fussılat, 41/34) “Rabbinin yoluna hikmet ve güzle öğütle çağır ve onlarla en güzel bir şekilde mücadele et.” (Nahl, 16/125)  buyrularak da davetin Müslümanlar için vazgeçilmez görev olduğu bildirilmiştir.  Bu nedenle  İslâm’ı bilmeyenlere, yanlış bilenlere, eksikliği olanlara, İslâm tebliğ edilmelidir. Allah’a davetin asıl sorumluları, İslâm toplumunu oluşturan  her Müslüman erkek ve kadındır. 

Davet, Allah’ın emri ve Rasûlullah’ın sünnetidir. Bu nedenle davet, mü’minler için çok önemli bir görevdir. Müslüman Ümmtein akıllı ve ergen  her ferdi, erkek olsun kadın olsun bu görev ile mükelleftir.  Bu mukaddes görev sadece âlimlere has değildir. Bazı kimselerin din adamı diye adlandırdığı gruba mahsus da değildir. İstisnasız her Müslüman bu görevin her türlü biçim ve şekilleriyle sorumludur.6 Allah’a davet, her Müslüman erkek ve kadına farzdır.7 Günümüzde mal, güç, kadın  ve düşünce gibi dünyevi bütün imkanlar Allah yolunda  ve onun rızâsına  kavuşmasının önünde engel olma seferberliği içindedir. Onun için İslâm’a davet görevi farz-ı ayın durumuna gelmiştir.8 Davetin muhatabı tüm insanlardır. Davetin sahasının İman, İbadat, Muamelat ve Ahlâkî prensiplerdir.

İslâm dininde tebliğ, belli bir sınıfın değil, inanan bütün insanların vazifesidir. İslâm’da sınıf ayırımı yoktur.  Her fert, kendi bilgi ve kültür seviyesine göre, başkalarına, İslâmiyeti yaşayarak tebliğe bulunup onları bilinçlendirmeye  gayret göstermelidir. İslâm dini tebliğ yoluyla dünyanın her kıtasına ulaşmış bulunmaktadır. Doğru ve sağlam tebliğin tek bir yolu vardır, o da samimiyettir.